Deneme(28. Bölüm)

2 1 0
                                    

(1 hafta sonra...)

Gün geçtikçe Asya bana daha çok kötü davranmaya başladı. Bu işin nereye gidebileceğinden korkuyorum...

Yuna'nın havlamaları ile güzel bir sabaha uyandım. Çünkü Yuna hastalandığından beri havlamıyordu bile. Gülümsedim. ''Birilerinin keyfi yerinde galiba.'' Yuna'yı kucakladım ve Vera'nın odasına koştum. ''Vera Yuna iyileşiyor!'' Vera Yuna'ya göz kırptı. ''Tamamen iyileşsin o malum kişiye dersini verecek aslanım.'' Karşılıklı gülüştük. Ama içimde hala endişe vardı. ''Ya ablam bir daha yaparsa.'' diye mırıldandım. Vera içtenlikle ''Yapmaz'' dedi. ''Yapamaz çünkü bu sefer net anlaşılır. Zehirleyemez, çünkü senin tedbirli olacağını bilir. Yani yerde parça falan bırakmayacağını düşünür. Hayvanı da öldüremez,  o kadar cani değil Tansu.'' İçim birazda olsa rahatlamıştı. ''Her neyse şu ağızdan verilen ilacı içirelim. Tek yapamıyorum. Yuna yerinde durmuyor.'' Bu sıvı ilacı Yuna'ya içirmek çok zordu. Çünkü tadı iğrençmiş, ayrıca Yuna hareketli bir köpek. İlk başta durgun olduğundan dolayı kolay içiriyordum ama şuan kaçabilir. Beni yolmasını veya ısırmasını istemiyorum...

 ''İkiz bu köpek bayağı ağırlaşmış şaka gibi.'' Gülümsedim. ''Vera sıkı tut içireyim.'' Vera Yuna'yı tuttu ve bende bir elimle ağzını açmaya çalışırken bir yandan da ilacı da içirmeye çalışıyordum. ''Rahat dur kızım!'' Sonunda ilacı Yuna'ya içirebilmiştim. Şırıngayla zorda olsa ağzına sokmuştum ilacı. ''Her yerin ilaç oldu Yuna! Dur ağzını ve tüylerini silelim bari.'' Vera Yuna'yı yanlışlıkla yere bırakır bırakmaz Yuna evde deli gibi koşmaya başladı. Vera kahkahalar atarak ''köpek firar etti'' diye bağırıyordu. Bende gülümsememi tutamıyordum. ''Anne tutun şu köpeği!'' 

''Yakaladım seni haylaz!'' Yuna'yı kucağıma aldım. Nefes nefeseydi.  Yuna gururla havladı. Acaba ne demeye çalışıyordu? ''Vera ıslak mendil yolla oradan!'' Vera bana ıslak mendil verdiği gibi Yuna'nın ağzını ve yapış yapış olmuş boyun tüylerini sildim. ''Tamam bitti.'' İç geçirdim. ''Bu büyüyünce bizi haklar, haberin olsun Melodi.'' Gülüştük. ''Hava soğuk olmasa yürüyüşe çıkardık ya.'' diye mırıldandım. ''Birde Melodi, babam kahvaltıdan sonra bizimle bir şey konuşacakmış haberin olsun.'' Ah Vera! Son haberi neden verdin ki? Sabah bütün keyfim kaçmıştı. Durgun ve düşünceli bir şekilde kahvaltımı yaptım...

''Kızlar hadi çalışma odama gidin siz, bekleyin beni 5 dakika.'' Oflayarak babamın odasına geçtik. ''Sence ne ile alakalı ikiz?'' Vera'ya bilmiyorum dercesine bakış attım. ''Beklemek lazım.'' diye mırıldandım. Sıkıntıdan ofluyor, pufluyor yerimde duramıyordum. 

''Geldim kızlar!'' Babam neşeyle odaya girdi. ''Sizinle konuşacaklarım var.'' diye başladı söze. ''Kızlar biliyorsunuz uzun zamandır kursa falan gitmiyorsunuz. Sizi az biraz rahat bırakayım dedim. Madem hiç bir kurstan bir şey kapmadınız, yeni hocanız benim. Cumartesi günleri artık ben babanız değil, hocanızım. Bütün gün boyunca müzikle ilgili şeyler öğreneceksiniz ve ikinize de bir test yapacağım. Hangi aleti çalmaya daha yatkınsınız onu öğrenecek, sizden efsane sanatçılar çıkaracağım! Hazır mısınız?'' Babam çok heyecanlı gözüküyordu. ''İstemiyorum.'' diye mırıldandım. Babam kaşlarını çattı. ''Senin istemene göre hareket etmeyeceğim. Oturun şimdi şuraya!'' 

Babam bize uzun uzun bir şeyler anlattı. Her dinlemediğimizi düşündüğünde de sesini daha çok yükseltiyordu. Ama ben yine hiç bir şey anlamamıştım. ''Melodi Soprano neydi?'' Duraksadım. Harbiden o neydi ya?! ''Aptal kızlarım, 7 yaşınızdan beri müzik terimlerini falan görüyorsunuz, hiç bir şey mi öğrenemediniz? Emeklerime yazık gerçekten!'' Babam öfkeyle elindeki defteri yere attı. Artık dişlerini sıkarak konuşuyordu. ''Bakın, son kez anlatacağım. Eğer bir daha anlamazsanız defolun bugün evden!'' Yutkundum. O bile boğazımda kalmıştı. Öksürdüm, Vera ise ''Helal, helal'' diyerek sırtıma vuruyordu. ''Şimdi pürdikkat beni dinleyin...'' Bu sefer babamın dediklerini dinledik. Ne kadar istemesem de babamın dediklerini dikkate almaya çalıştım. Babam pat diye sordu. ''Kızım Bas neydi?'' Zorla gülümsedim. ''En kalın erkek sesi.'' Babam duraksadı. Yanlış mı söylemiştim? Kalbim güm güm atıyordu. Bana öfkeyle baktığını hissediyordum, ama babama bakamıyordum, ne halde olduğunu anlayamıyordum...

''Tamam doğru Melodi, fakat daha detaylı anlatabilirdin. Demek bundan sonra sert konuşacağız size.'' Gözlerimi kapadım ve oh çektim. Tek sorun bundan sonra bize daha sert davranacak olduklarıydı. Küçük çocukları tehdit eder gibi bizi tehdit edeceklerse işimiz zor...

''Vera, Bariton neydi kızım?'' Vera rahat bir şekilde ''Bariton, bas ve tenor erkek sesleri arasında bulunan orta kalınlıktaki erkek sesi.'' dedi. Vera'nın bu kadar rahat konuşmasına şaşırmıştım. Ama Vera bir anda yanlışa yöneldi. ''En ince erkek sesiydi sanırım. Yanlış söyledim deminkini.'' Aslında ilk çok rahat söylemişti. Neden kararından vaz geçmişti? Bir an anladım ki benim için yapmıştı. Bana göz kırptı. Ona o an sımsıkı sarılmak istiyordum. Dolan gözlerimi sildim. ''Vera ilk doğruydu aslında ama işte aptal gibi yanlış yaptın sonradan. Of yeter size yarım saatimi harcadığım halde yoruldum.'' Babam öfkeyle odadan çıktı. ''Böyle yapmana gerek yoktu Vera.'' Vera ise elini ağzına götürüp sus işaret yaptı. ''Babam her zaman ikimizi eşit sevmeli. Beni daha çok severse yalnız kalırsın.'' Gülümsedim ve ona kucak açtım. Oda sarıldı bana...

''Bazen senin kıymetini bilemediğimi fark ediyorum Vera.'' Gözlerimden süzülen yaşlar boynuma kadar geliyordu. Göz yaşlarım aktıkça güçsüzleştiğimi hissediyordum. Vera ben ağladıkça daha sıkı sarılıyordu bana. ''Tamam bu kadar duygusallık yeter Vera.'' Vera gülümsedi. ''Bunu söyleyeceğini biliyordum ikiz!'' Gözlerimi sildim ve banyoya koştum. Ağladığım belli olmasın diye elimi yüzümü yıkadım. Yüzümü havluya kuruladım ve banyodan çıktım. ''Melodi! Şu çöpü çıkarın Vera ile!'' Adımın seslenişi ile irkildim. ''Tamam'' dedim. Annemin yanına gidip çöpü Vera ile aldıktan sonra asansöre bindik. Benim zorumla tabi ki.

Asansör yavaş yavaş aşağı inerken Vera tir tir titriyordu. ''Bak Melodi bu sefer eminim bu asansöre bir şeyler olacak.'' Ofladım. ''Yine mi aynı konu Vera?'' Vera özür dilercesine başını öne eğdi. ''Kaldığın günü unutuyorsun herhalde.'' dedi cesaretlenip. ''O benim şansıma denk geldi.'' Asansör 0'a indiğinde  Vera derin bir oh çekti. Bizde elimizde çöpler ile dışarı çıktık. Şansımıza çöp eve 3 dakika yürüme mesafesindeydi. Bu yüzden genellikle annemler çöpü arabayla çıkarıyordu. Ama bu sefer sadece bidon tarzı şeyler olduğu için görevi bize vermişlerdi. ''Ben şimdiden yoruldum Vera...'' Hep yorgundum ben zaten. Vera gülümsedi. ''Bir şey olmaz kız.'' 1 dakika kadar yürüdük. Ben bitmiştim. Ama yürümekten yorulduğum için değil...

''İkiz o Celal değil mi?'' Başımı sağa çevirdim. ''Harbiden Celal o.'' Vera beni dürttü. ''Konuşmayacak mısın onunla?'' Göz devirdim. ''Ne konuşayım ki...'' Vera kocaman gülümsedi. ''Öyle havadan sudan sohbet edin işte.'' Sohbet etmek istemiyordum. Çünkü yaşanan olaylar hep benim suçumdu. Asya'nın onun başını yemesi falan... Vera bir anda Celal'e seslendi. ''Celaaaal! Buradayız!'' Celal gözleri gözlerimle buluştu. ''Geliyorum.'' Celal'in sesi gayet enerjik çıkıyordu. ''Geldim. Ee nasılsınız?'' Gözlerimi Celal'den kaçırmaya çalıştım. Vera ''iyiyim'' dedi mutlu bir şekilde. Ama ben susmayı tercih ettim. ''O gün beni Asya ile bıraktın diye vicdan azabı falan mı çekiyorsun?'' Celal iç ısıtıcı bir şekilde gülümsedi. ''Üzgünüm'' diye mırıldandım. ''Üzgünüm çünkü terk edip gitmekle aptallık yaptım.'' Celal yanıma yaklaştı. ''Ama eğer gitmeseydin Yuna...'' Devamını getirmek istemiyordu anlaşılan. ''Ayrıca Yuna nasıl oldu? İyileşti mi?'' En pozitif sesimle ''iyileşti'' dedim. ''Hadi ama böyle yapma.'' Celal'in gözlerinin içine baktım. ''Senin için sorun değilse bir şey sormak istiyorum.'' Celal merakla kaşlarını kaldırdı. ''Sor tabii ki.'' Duraksadım. Söylemeli miydim? Yutkundum. Hadi Melodi ya! Sadece onun senden hoşlanıp hoşlanmadığını soracaksın! Ama soramadım. Bir cümle ağzımdan çıkamadı. Kelimeler boğazımda takıldı. O an soracak başka soru aramaya çalıştım. ''Bugün Büşraları da çağırsan.'' Ne deseydim, ne deseydim! Bugün ev boştu. Aklıma müthiş bir fikir geldi. ''Büşraları da çağır bugün Vera ile beraber, size yemek hazırlayalım. Sizde puanlarsınız. Annemlerde evde yok zaten.'' Celal gülümsedi.  Mutlu olduğu her yerden belliydi. Gözlerinin içi gülüyordu resmen. ''Gelmez olur muyum hiç? Ama mantı yapmazsanız gelmem.'' Gülümsedim ve çöpleri atmak için yola devam ettik...

Yansıma(Tamamlandı)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora