Madem gizli umudum bana engel koyar, o zaman ben de kendi çapımda araştırma yaparım. Eve yeni gelmiştim ve planım bilgisayar başında derin bir arama yapmaktı. Pijama giyip saçımı da topuz yaptım. Mutfaktan atıştırmalık bir şeyler alınca geri odama geldim ve bilgisayarı açtım.
Bilgisayara şifre koymuştum ama bakmaya vakit olmamıştı. Şimdi ise bakacak bol bol vaktim vardı. İlk önce internete girdim ve motor kulübünün adını yazdım. -Siyah Motorlar-. Buldum. Elimde tam adresi bile olmuştu şu an. Aynı anımda Oğuza anlattığım gibiydi.
Evet. Gerçekten sağlam ve zor bir kulüp gibiydi. Acaba ben nasıl girmiştim buraya. Burası için yaşım küçük bile kalıyordu. Kulübün sayfasından medyayı açtım. Yüzler bana çok tanıdık geliyordu. Hatta kafamda beliren bir kaç insan sesi vardı şu an. Birden durdum. Çünkü bu fotoğraf bana aitti. 'Kulübümüzün en genç ve en iyi partneri Alen Bozkurt'. Fotoğrafta Oğuzun motorundaydım. Saçlarım açıktı. Siyah deri bir pantolon, beyaz göbeği açık bir bluz gitmiştim.
Madem kulüpte değerliydim, neden kimse beni merak edip bana ulaşmıyordu? Acaba bir sorun mu vardı? Yo yo öyle bir şey değildi. İçimde öyle hisler yoktu. Aklıma istemsizce gizli umudum geldi. Onun bu işte parmağı olabilir miydi? Bence vardı. Hemde büyük bir parmak.
İnternetten çıkıp bilgisayar dosyalarını açtım. Galeri. Açar açmaz daha önce açmadığım için kendime küfürler ettim.
İlk resime baktım. Zaten toplamda on beş taneydi. İlkinde uyuyordum. Uyuyordum ama tek değildim. Oğuz vardı. Yüz üstü yatmıştım, sol kolumu onun beline dolamıştım, onunda sağ kolu belimdeydi. Muhtemelen yazdı çünkü benim altımda bir şort üstümde de rambo bir atlet vardı, Oğuzun altında kısa pijama vardı ama üstü çıplaktı. Bu fotoğraf uzaktan yani üçüncü kişi tarafından çekilmişti. Diğer fotoğrafı açınca o üçüncü kişiyi bulmuştum. Bu Hilaldi. Yani Oğuzun kardeşi. Şimdiki karede ise o ortamıza yatmış gülerek kameraya bakıyordu, Oğuz suratını çok komik bir biçime sokmuştu bende kahkaha atarak ona bakıyordum. Birden bir anı belirmeye başladı.
"Hey uyanın çok sıkıldım ben!"
Yatakta hissettiğim hoplama sesiyle uykumdan kopuyorum ve Hilale bakıyorum.
"On dört yaşına geldin hala mı böyle uyandırıyorsun Hilal"
"Evet Abii!"
Son kez zıplıyor ve ortamıza yatıyor.
"Bırak Alen ablaya sarılmayı. Birazda ben sarılayım"
Hilal kollarını boynuma dolarken ben de onun beline doluyorum.
"Pöh ben ikinizi de kavrarım"
İkimize birden kolunu sarıyor.
"Durun bir fotoğraf çekeyim"
"Sen fotoğraf mı çektin bücür?"
"Evet abi, çok tatlıydınız"
"Hmm demek tatlı"
Birdenbire Oğuz öyle bir surat ifadesi yapıyorki inanılmaz bir kahkaha atıyorum. Tam da o sırada Hilal fotoğrafı çekti.
Hatırladığım şeyle gözlerim dolmuştu. Ben şu ana kadar hatırladığım hiçbir anıda gülmüyordum ama burada resmen çılgınlar gibi kahkaha atıyordum. Hatta ben şu zaman bile gülmüyordum ama orada tam anlamıyla kahkaha atıyordum. Diğer fotoğrafı açtım, kulüpteydim. Motorun üzerindeydim. Tek tek fotoğraflara baktım, hep ben ve Oğuz vardı. Mekanlar resim kursu,kulüp ,Oğuzun evi ve bar. Çalıştığım bar. Tabii ya acaba ben nerede çalışıyordum? Son fotoğrafta tamamen donakaldım. Aklımda bir anı daha belirdi.
"Hey Alen , şu masa iki bira istedi."
"Tamam"
Barmenden iki birayı alıp gösterilen masaya servisi yapıyorum. Oldukça gürültü var. Ama lakait bir ortam değil. Diğerlerine göre daha ailevi bir bar.
"Bu günlük yeter, sen çık ya da biraz eğlen ben hallederim Alen"
"Teşekkür ederim"
Çalışma arkadaşıma bakıyor ve önlüğümü çıkarıyorum. Hey logosu var. Purple Clup. Evet evet barın adı buydu. Tam çıkışa yönelirken onu görüyorum. Oğuzu.
"Küçük hanımın çalıştığı yer burası demek"
"Ne işin var burada sübyancı?"
"Açık konuşayım mı?"
"Konuş"
"Yarış bittiğinden beri yani görüşmediğimiz vakitten beri seni sürekli görmek istiyorum,senin cümlelerini duymak istiyorum, kimseyi sokmadığın o hayatında yer almak istiyorum,gülmeni istiyorum,birini sevmeni istiyorum,belki bencilce ama o kişi ben olmak istiyorum"
Birden elini tutuyorum ve piste çekiyorum. O sırada Ellie Goulding Burn çalmaya başlıyor.
"Ne yapıyorsun Alen?"
"Demek sürekli beni görmek istiyorsun?"
Şarkı oldukça hareketli bir yerde ve ben konuşurken bir yandan oynuyorum.
"Evet, hemde her zaman"
Duruyorum. Herkes oynarken o ve ben pistin ortasında hareket etmeden duruyorduk.
"Demek benim cümlelerimi duymak istiyorsun?"
"Evet. Hem de hepsini"
"Demek kimseyi sokmadığım hayatıma girmek istiyorsun?"
Bana doğru adım atıyor.
"Evet, hem de çok istiyorum"
"Demek gülmemi istiyorsun?"
"Evet hem de kahkahalarla gülmeni istiyorum"
Bende ona bir adım atıyorum.
"Demek birini sevmemi istiyorsun?"
"Evet , ama sadece beni sevmeni"
Bana adım atıyor.
"Demek seni sevmemi?"
"Evet ben"
Ona adım atıyorum,bir eliyle kolumu hafifçe tutuyor.
"Neden sen?"
Tam o sırada şarkı çok yavaşlıyor en yavaş kısmı geliyor.
"Çünkü seni seviyorum, evet kadılardan nefret eden ben seni seviyorum! Senden kopamıyorum!"
Şarkı neredeyse en sessiz yerindeydi ve Oğuz bağırmıştı. Çoğu kişi duymuştu ve bize bakıyordu. Hızla onu boynundan çekiyorum. Tam o sırada şarkı güm gibi geliyor. Ona öpmeme karşılık o da beni öpüyor bunu yaparken bana sımsıkı sarılıyor.
Bu sefer yaş gözümde durmamış ve akmıştı. Hem de arka arkaya hıp hızlı. Bu fotoğraf o güne ait değildi, daha sonrasına aitti ama bu fotoğraf bana Oğuzla ilk defa yüzleştiğim günü hatırlatmıştı. O kadar harika bir histi ki...
"Kızım biz geldik."
Annem olarak tanıtılan kişinin sesiyle kendime geldim ve gözümdeki yaşları hızla sildim.
"Neden ağlıyorsun?"
"Mmm duygusal bir film izledimde"
"Ahh bende birşey oldu sandım"
"Hayır. Bir mesele yok"
Tek meselem sizsiniz diye haykırmamak için kendimi zor tutuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOŞLUK
Teen FictionAlen hastanede uyandığında geçmişiyle alakalı hiçbir şey hatırlamayan bir genç kızdır. Kişiler ve olaylar ona çok yabancıdır. İçinde hissettiği kocaman bir boşluk vardır. ara sıra gelen anıları şu an yaşadığı hayattan tamamen farklıdır. O kimdi? O g...