Kaçınılmaz Son

98 21 7
                                    

Sevdadan canı yananlar listesine bir kisilik adimi yazdirdigim geceden sonra eskilerden kalma komodinin ustunde kalemim ve kagidimla uyaniyordum sabaha. Gecenin yildizlari eşliğinde, kagidima dokundurdugum her bir kalem darbesi, yagmur olup yagmak istiyordu uzerime.Gitgide buyuyen sevdam, çığ olup, altina alip savuracakti beni uçsuz bucaksiz koselere. Artik ilkbaharimin gelmesi, gonul yuvamda kuruyan ciceklerin acmasi gerekiyordu. Bugun yeşermesi icin o cicekleri sulayacagimdan emindim. İdil ile iki kelam da olsa konusmak icin tum cesaretimi biriktirmistim icimde.
Ve artik gitme vaktim gelmisti.
Sıcacık yatagimdan ayrilmak zor gelse de annemin surekli
+ " Hadi oğlum kalk artık" demesi, bana çalar saati andırıp, kalkmami sagliyordu. Ayılmak icin lavabonun basina gelerek soguk suyu yuzume sertce vururken aynada kendime bakiyordum. Bugünün onemi benim icin oldukca fazlaydi. Layık olmam gereken birisi oldugunu bilerek saçıma sihirli dokunuşlarımla şekil verdim. Ardından üzerime okul formamı giyip okulun yolunu tutmaya basladim.Babamin dukkaninin onunden gecerken tum kofte kokusunu icime cekiyordum. Oyle guzel kokuyordu ki tok olsam dahi ne zaman dukkanin onunden gecsem karnımı acıktırmaya yetiyordu. Bu guzel kokuya daha fazla dayanamadan, dukkanin kapı eşiğine kadar geldim, fakat girmek yerine duvarin arkasinda gizlenip, Salih dayi ve babamin konustuklarina kulak vermek istedim. Salih dayi, babama hakkimda şöyle diyordu;
" Önceleri bu ne?bu ne baba? deyip etrafta dolasirken, eli yavas yavas kofte yoğurmaya basliycak. Sen eli kirlenmesin diye izin vermedigin kıymadan, bir bakmışsın ki o senin yapamadigin kofteyi yapmis olacak. Ogreticek birseyin kalmamis, o sana gosteriyor. Çekinecek gururunu kırmaktan da gozunden anlayacaksın. Biraz kızıcan ama gururlanacaksin aslinda. Sen nasıl oldu? ne ara oldu? diyene kadar, gözün aydın Ali bey diyecekler. Oglun usta olmus. Gecmis seni. Dostlarinin bu dediklerine sevineceksin ama sen bileceksin ki aslinda oglun usta degil, adam olmus."

Salih dayinin dedikleri gururumu okşuyordu adeta. Yavas yavas adam oldugumu benimseyerek icimdeki cesaretimi gittikce arttiriyordu. Daha fazla beklemeden içeri girerek babama ;
- " Kolay gelsin baba ben okula gidiyorum " dedikten sonra yoluma tum cesaretimle devam ettim. Yol uzerindeki, esnaf amcalarin her birine gulen yuzumden bir parca mutluluk saçıyordum. Okulun bahcesine yaklastim ve kapidan iceri girer girmez İdil'i banklarda oturmuş bir vaziyette gordum.Kendime bir an icin olsun kızdım diyebilirim. Cunku gec kalmistim. Ruzgara karsi savrulan saçlarının kokusunu içime çekmek için, yürürken adımlarını saymak için, ve birde bunları izlerken derin derin iç gecirmek icin gec kalmistim. Saçları sırma gelincik, elleri ufacik, gozleri dort defa lacivertti sevdiğimin. Ve öğrendim ki, bunca güzellik arasında illa ki bir kaçınılmaz son olacakti. Benim kaçınılmaz sonum ise bana bakan bakışları ve gülümsemesi oldu. Öyle güzel gülüyordu ki söylemeden geçemedim;

- " Sen hep böyle güzel mi gülersin?"
Ukala bir tavırla şöyle dedi;
+ " Karşımdan gülünecek birisi geçerse evet "
- " Gülünecek neyim var ki? "
+ " Neyin yok ki? Geçen gün dayak yiyen sen değil miydin? "
İdil'in bu sorusundan sonra arkadaşlarının gözleri bana çevrilmiş, kahkalarla birlikte alaycı bir tavır sergiliyorlardı.
Utansam da yüzümden eksik olmayan o gülüşümle beraber;
- " O gün için teşekkür ederim, kurtardın beni."
+ " Önemli değil, önemli değil."

Oturdukları bankın bir kaç mesafe uzaklığında olan başka bir banka oturmuştum. Gözlerimi İdil'in üzerinden alamıyor, ve yakınında duran çocuklara da sertçe bir bakış atıyordum. Ben onunla göz göze gelmeye bile çekinirken onun ise başkalarının gülümsemesine ortak olması canımı acıtıyordu. Bir müddet hiçbir şey yapmadan öylece kalbimin sesini dinledim. Gülüşünü seyrederken öylesine kendimden geçmiş, öylesine hayaller kurmuşum ki, bana bakarak seslendiğini dahi geç farkettim.

+ " Heyy! sana diyorum ne bakıyosun öyle aval aval suratıma "
Kekeleyerek;
- " Efendim "
+ " Dikkatimi çekti de gülünecek neyim var demiştin ya "
- " Evet "
+ "Ayakkabıların da yırtıkmış senin"

Sustum. Birsey diyemedim. Cunku diyecek hicbir seyim yoktu.
- " Haklisin "
demekle başımı aşağıya doğru eğdim. Onlar kahkaha atıp, gulerken ben susmayı seçmiştim. Cunku haklılardı. Gulunecek bir ayakkabim vardi. Belki de onların bir günlük harçlığı benim hic sahip olamadigim bir paraydı. Belki de onlarin sahip olduklari bir çift ayakkabıyı, babam bana alabilmek için gece gündüz çalışıyordu. Ama bilmedikleri birşey vardı. Benim kaçınılmaz sonum yıkılan gururum oldu, onların ise geride bıraktıkları insanlıkları.

Je hebt het einde van de gepubliceerde delen bereikt.

⏰ Laatst bijgewerkt: Jul 09, 2015 ⏰

Voeg dit verhaal toe aan je bibliotheek om op de hoogte gebracht te worden van nieuwe delen!

Düşler sokağıWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu