Avuç içi kadar mutluluk yeter

658 205 12
                                    

Epeyce yurudukten sonra okul kapisinin onunde bir muddet bekledim. Bir yandan sigaramin son dumanlarini icime cekip, bir yandan da saga, sola bakarak gozlerimle onu ariyordum. Sigarami bitirip kafami sag tarafa cevirmemle, onu gormem bir oldu. Hayatimin aski, kucuk annem, kadinim, esim, dostum kisacasi herseyim ruzgari da arkasina alarak saclarini savura savura bana dogru geliyordu. Her zaman ki gibi guzelligi ustunde ve sabah olmasindan dolayi uykulu ve yarim acik gozlerinle yurumeye calisiyordu. Beni bu denli asik yapicak olan kadini ne hostur ki, ilk gordugum gunden beri benim icin herhangi birisi olmayacagini anlamistim. Bu guzelligi karsisinda gozlerimi onun ustunden alamiyor ve bana dogru attigi her bir adimda kalbim daha da hizli carpiyordu. Heyecanima son veren sey ise Yanimdan oylece gecip okul kapisindan iceri girmesi oluyordu ve ben buna gormezden gelme diyorum. Dustugum durum karsisinda yapicak hic birseyim olmasa da icimden derin bir (off) cektim.
Ona karsi duygularimi nasil aciklayacaktim?
Bir yanim;
" Ölümlü dunya ne kaybedersin ki git, soyle. "
Bir yanim ise;
" Bu isin sonunda rezil olup, tokat bile yersin, vazgec " diyordu.
Acaba hangisini dinlemeliydim? Tum caresizligimle beraber sinifama agir adimlarla yurumeye koyuldum. Yogun gecen ders saatleri ve hocalarimin bitmek bilmeyen konusmasi karsisinda sıkıntıdan patlayacak hale geliyordum. Tenefus zilinin calmasi ile beraber ilkokuldaki cocuklar gibi bayram edercesine disari ciktim. O sevincli cocuklardan tek farkim, onlar ellerinde kucuk bir topla disari cikarlardi, ben ise tum umudumu kollarima alarak avucumun icinde ufak bir kagitla disari ciktim. Bu ona vermek istedigim, kucuk bir kagit. İcinde ise soyle yaziyordu;

Düşler sokağıOù les histoires vivent. Découvrez maintenant