1 Eylül 1768, Perşembe
Charlotte, sıkı sıkıya tuttuğu sandığını yere bıraktı ve etrafına bakındı. Hogwarts'a gelmeden önce elbette araştırmalarını yapmıştı, öğrendiğine göre yaşı küçük büyücülerin büyü yapmaları kısıtlıydı. Asalar yetkin büyücüler tarafından takip edildiği için elini cebine atmadan bu fikirden vazgeçmişti. İyi ama, büyü yapmadan devasa sandığı nasıl kaldıracaktı?
"Yardıma ihtiyacın var mı?" Arkasından gelen sesle başını çevirdi Charlotte. Karşısında ona bakan kahverengi saçlı bir kız vardı. Charlotte parlak yeşil gözlerini kızın üzerinde gezdirdi. Onun yaşlarında -belki biraz daha uzun- gibi görünüyordu, o da mı Hogwarts'a ilk kez gidiyordu? Charlotte düşünmeden edemedi.
"Evet." dedi en sonunda. Sesini yeni bulmuş gibi konuşmasına şaşırırken kaşlarını çattı ve bir kez daha, "Evet." dedi. Bu sefer sesi kendisinden oldukça emin çıkmıştı. Charlotte rahatlayarak gülümsedi.
"Pekala, gel, elini şuraya koy ve kaldırmama yardım et." Charlotte kızı ikiletmedi. Atlattıkları ufak badirelerin ardından yerli yerine oturan sandığı görünce bir kez daha gülümsedi. "Teşekkür ederim." diye mırıldandı rahat koltuğa kurulurken. Cübbesinin karanlık kanatlarıyla örtülmüş ayaklarını koltuğun diğer ucuna uzattığında başını kaldırıp gözlerini kısarak karşısındaki kıza seslendi. "Adın neydi?"
"Esther Leah." diye yanıtladı uzun boylu kız pencere kenarına otururken.
"Leah, ha? Neden Ilvermony'de değilsin?" Charlotte merakla sordu.
"Ailem Hogwarts'ta daha iyi eğitileceğimi düşünüyor." dedi Esther. Burnunu kırıştırarak devam etti. "Senin adın ne peki?"
"Charlotte." dedi. "Charlotte Redruth." Elini uzatarak Esther Leah ile tokalaştı ve dolu zihnine fırtına gibi akın eden düşüncelere engel olmaya çalışarak zorlukla gülümsedi.
Yılların ardından ilk kez tanıdık olmayan birisiyle konuşmanın heyecanı, büyü öğrenme arzusuna karışarak yeşil gözlerini bir nebula misali parlatıyordu. Huzur dedi. Sonunda huzur bulabileceğim.
***
Sivri şapkalı bir büyücü tarafından yönlendirildikleri ufak odaya geçtiklerinde Büyük Salon'dan gelen alkış tufanını duydular. "Sence neler oluyor?" diye mırıldandı Esther. Charlotte yeni tanıştığı arkadaşına dönüp dudaklarını büzdü. "Bilemiyorum." dedi ve devam etti. "Okuduğum bir kitapta binalara seçilirken bir sınavdan geçeceğimizi öğrendim." diyerek korku duygusuyla dolup taşan yeşil gözlerini arkadaşına çevirdi. "Sence ne olacak?"
"Kardeşim bir şapkadan bahsetmişti." diye cevapladı Esther. Bir anda heyecanlanarak Charlotte'nin omuzlarını tuttu ve yüksek çıkan sesine engel olamayarak konuştu. "Ya büyülü bir sapkaysa? Ya-"
YOU ARE READING
Once Upon A Time
FanfictionHer cuma yeni bölüm! Üzerini kül kaplamış yıldızların ama yıldızlar her daim parlamış. Sarı rengin en çok zümrüt yeşiline yakıştığı, bir yıldızın içine düştüğü kül yığınını tekrar alevlere çevirdiği, bir bal porsuğunun en iyi arkadaşının zehrini etr...