no.24

1 0 0
                                    

Benimde bulunduğum yerden çıkmam gerekiyordu. Denedim ama başarılı olamadım. Etrafta bir masa bir de karışık bir zihin kalmıştı. İnsanlardan kurtulsam hiçbir zaman varoluşumdan kurtulamayacaktım. Masadan bir şekilde kalkmayı başardım. Birkaç gün önce burada olan kadını gözlerim arıyordu. Gözlerimle onu bulamadı. Hesabı kapatıp sabahki adamlarla görüşmek için yola çıktım. Tamirciye geldim. James şüpheci gözlerle beni süzdü.

- James adamlar hala burada mı?

- Buradan Max. Aşağıda seni bekliyorlar. Ben izninle gitmek zorundayım. Evdekiler meraklanmaya başlamıştır.

- James gidebilirsin dostum. Ben buraları toparlarım. Bu adamlarla neyi paylaşamadın?

- Vakit artık çok geç. İçerisinde bulunduğumuz durumu adamlardan öğrenmeye çalışmalısın. Ben gidiyorum .

James dükkânı kapatıp gitmişti. Bense aşağıdaki adamların yanına doğru gidiyorum. Bir bardak bir şişe viskiyle sabaha kadar muhabbet edecektik. Belki düşündüğüm gibi olmayabilir. Belki adamların aklı yerine gelmiştir. Carroll aramadı. Aramasını bekliyorum.

- Merhaba dostlar. Şimdi teker teker ağızlarınızdakileri çıkaracağım. Ben bu işi yapana kadar sessizce beklemeniz gerekiyor.

- Sen ne lanet olası bir adamsın. Bizi burada tutmanın bedelini ödeyeceksin.

- Arkadaşınızın algılarında galiba bir sorun var. Bu arkadaşınıza yardımcı olmanızı istiyorum. Buraya gelip tehditler savuran sizler değil miydiniz?

- Dostum sen bu salağa bakma. Bu salak adamın her zaman böyle salaklıkları var. Bu arada benim adım Karl. Ne istiyorsun bizden?

- Sonunda söylediklerimi anlayan birisi çıktı. Memnun oldum Karl. Sizleri burada keyfimden tutmuyorum. Sizlerle uğraşmak bile istemem. Şimdi bu adamı niye tehdit ediyorsunuz? Konuşmak ve anlaşmak dururken niye hastalıklı insanların sahip olduğu katillik durumunu benimsiyorsunuz? Ben biraz kendimden bahsedeyim. Ben insanlara insanların istediği şekilde davranan bir insanım. Sizin içinde bulunduğunuz durumda size insanca yaklaşmamı beklemeyin. Şimdi sorularıma aptal olmayan biri cevap versin.

- Sen bizi burada ne hakla tutuyorsun?

- Bu salağın ismini merak etmiyorum. Sana Bay salak diye hitap edeceğim. Şimdi sana şu gerçekliği söylemek isterim. Dört kurşun kafanıza girse akabinde sizleri götürüp bir dağın başında gömsem kim sizi umursayacak. Birkaç gün varsa eşiniz düşünür. Birkaç gün polisler sizi araştırır. Bir polis olarak polisin nerelere bakmayacağını biliyorum. Birkaç gün daha önemserler. Akabinde hiç var olmamış gibi bedeniniz yok olur. Birkaç yıl sonra sizi bulurlar. Gömüldüğünüz yerin üstüne zengin birisi tatil için bir ev yaptırır. Bedeniniz o zengin adamla çürüyüp gider. Şimdi sorun ne?

- Bu kadar basit kurtulursun yani?

- Arkadaşınız benim sabırlı biri olduğumu düşünüyor herhalde. Ben asla sabırlı biri olmadım. Hiçbir zaman sabırlı biri olmayacağım. Bir aptalın aptallığının bedelini başka aptalların ödemesini istemiyorsanız sorularıma cevap vermenizi öneririm.

- Sen kendini ne sanıyorsun?

Karl aptalın sesini kapatmaya çalışıyordu. Bende bu aptalları izleyen bir aptaldım. Aptallara söz hakkı verirsen seni kendi aptallığının nasıl aptallık olmadığını kanıtlamaya çalışır. Ben bu insanlara söz hakkı tanımak istiyorum.

- Bir daha tek kelime edersen seni bu adamın yerine ben öldürürüm. Ellerime gömerim.

- Öyle mi?

YOKLUĞA ANESTEZİ Where stories live. Discover now