no.35

3 0 0
                                    

Arabaya çoktan binmiştim. Gideceğim yerin neresi olduğunu biliyordum. Dışarıdaki kaosu güvenlik- korku denklemiyle çözebilirim. İçimde yıkılan binalar ne olacak? İçimdeki kaos ne olacak? Kendimi nasıl toparlayacağım? Bara geldim. Telefonum çaldı.

- Efendim Carroll.

- Max seni bu aralar rahatsız edeceğim. Nasılsın?

- Bilmiyorum, daha düşünmedim. Bara geldim. Bir cinayet var. Araştırma yapmam gerekiyor.

- Ben seni cinayet araştır diye oraya koymadım. Koltuğuna otur. Emrinde sana hizmet eden insanları izle.

- Oradan bakınca sanat müzesindeki herhangi bir heykele benzemiyorum değil mi? İnsanlar heykelleri seyreder. Çok saçma bence. Neyse, ben işimi elimden geldiğince yapmak istiyorum. Bu arada ben sana niye hesap veriyorum? Hafif bir unutkanlık başlangıcı olabilir. Doktora gitmem gerekiyor.

- Dostum biraz bana söz hakkı tanı. Bende bir iki kelam edeyim. Anlaşmamız var.

- Carroll sürekli bana bu durumu hatırlatmak zorunda değilsin. Bir süre sonra bu durum ters tepki yapabilir. Şimdiden sana benimle fazla temas halinde olmanı istemediğimi söyleyeyim. Sen işini yap, ben işimi yapayım.

- Bende aynı fikirdeyim.

- O zaman telefonda hala niye konuşuyorsun? Hadi kapat moruk. Bende lanet olası işime bakayım. Ne dersin? Yeni anlaşmamız bu olsun mu? Sen beni fazla rahatsız etmemeye çalış. Ben seni rahatsız edene kadar beni rahatsız etmeni istemiyorum. Şimdi kapatıyorum.

- Bir daki..

Daha fazla konuşmak istemiyorum. İletişim her zaman fazla konuşmak olarak algılanabilir. Her zaman fazla konuşulan bir sohbetin sürekli kendini tekrar eden bir yazara benzememesi için elinden geleni yapmalı insan. Bir süre sonra kısmi bir ayrılık yaşamalı ki iletişim tekrardan var olabilecek bir alan yaratabilmeli kendine. Bara girdim. İçerideki insanlar akşamdan kalan pisliği temizlemekle uğraşıyordu. Herkesin elinde bir işi vardı. Bir amaç için didinip duruyordu insanlar. Hep bir amaç vardır değil mi? Hep bir amaç. Hep berbat bir amaç vardır. Sadece bizler amaçların iyi olmasını isteriz. Amaçlar her zaman hizmet ettiği insanlara çalışmaz. Bir tabure buldum kendime. Barmenin önündeydi. Birisi hızlı adımlarla yanıma yaklaşıyordu. Bir şeyler söylemeye çakışıyor. Bir hamle bu insanın iletişim frekansını muhtemelen değiştirir diye düşündüm.

- Efendim, daha çalışmaya başlamadık. Şimdi lütfen dışarı çıkar mısınız?

Kimliği çıkarıp masaya koydum. Ben otoritenin insan üzerindeki etkisine hastayım. Hasta değilim, aşığım.

- Pardon. Size içki olarak ne vermemi istersiniz?

Uzun bakışlarla çocuğu süzdüm. Bir şeyler söylemem gerekiyordu.

- İçki istemiyorum dostum. Burada bir cinayet vakasını soruşturmak için bulunuyorum. Sen bana bir isim vereceksin. İsimden sonra bir adres vereceksin. Ben verdiğin ismi işim haline getireceğim. Sadece bir isim istiyorum. Daha fazla konuşmanın ikimiz içinde anlamsız olduğunu düşünüyorum.

İçeriden takım elbiseyle biri geldi. İnsanların sohbet eden insanların arasına iskelet arayan akbabalar gibi üşüşmesini karşıyım.

- Oğlum, bu dangalakta kim? Sabahın köründe ne işi var burada? Hadi dostum. O lanet kıçını kaldırıp buradan gitmeni istiyorum.

Barın önünde az önce konuştuğum arkadaşa baktım.

- Dostum, sen lavaboya bir bak. Orasını hiç temiz görmedim. Ben bu yakışıklı arkadaşa gerekli açıklamayı yapacağım. Biraz aceleci davranman senin için iyi olacak.

YOKLUĞA ANESTEZİ Where stories live. Discover now