7.Bölüm

192 26 47
                                    

Hongjoong hala eve gitmiyor. Aslında gerçekten gitmek istediği bir zaman dilimi vardı ama çalışma ritmi onu bundan alıkoyuyor. Bu yüzden bazen grup sohbetinde dönen muhabbetleri anlamaktan çok uzakta. Jongho iki gündür ahjussi diye birisinden bahsediyor ve Hongjoong bunun gerçekten bir insan olduğunu düşünüp kiminle görüştüğünü sorduğu için hepsi birden onunla dalga geçmeye başladı.

Hongjoong bir daha grup sohbetine mesaj atmayacağına dair yemin etti.

Buna yemin ettikten üç saniye sonra Seonghwa'dan bildirim aldı ve lider olarak fanlara ne yazdığını kontrol etmesi gerektiğinden girip baktı.

Yatakta uzanırken çektiği bir fotoğrafı atmıştı. Yakınlaştırıp bakmasının tek sebebi mekanı çözmeye çalışmasındandır. Biraz odak şaşıp Seonghwa'nın dudaklarının üzerine odaklanmış olabilirdi. Hongjoong başını masaya yasladı ve yaptığı gizli bir şeymiş gibi telefonunu aşağıda tuttu. Daha sonra galerisine girdi ve kendisinin çektiği fotoğrafa baktı. Seonghwa'nın elini aşağıya bastırması, göz bağı ve şikayet ettiği için çatılmış kaşlarına baktı. Belki ısılarının birinde bunu deneyebilecekleriyle alakalı bir düşünce aklından geçti ve sikinin seğirdiğini hissetti. Hongjoong'un gözleri kocaman açıldı. Telefonunun ekranını kilitleyip koltuğa fırlatıp bakışlarını aşağıya çevirdi. Bacaklarını çaprazladı, ellerini dizlerinin üzerine koydu.

Böyle bir şeyi dilediği için ne kadar sapık, porno bağımlısı bir ucube olduğuyla alakalı düşünceleriyle sakinleşmeye çalıştı.

*

Diğerleriyle bir sonraki karşılaşması bir youtube sayfasındaki çekimlerindeydi. Onlardan sonra oraya vardı. Hepsi hazırlanmıştı ve Hongjoong muhtemelen mal gibi görünüyordu. Ona giymesi için bir gömlek ve hırka verdiler. Hemen üstüne geçirdi ve diğerlerinin onun için gömleğin yakasını ve manşetlerini düzeltmesine izin verdi. Saçına bir sürü kuru şampuan sıkıldı çünkü duş alması için vakti yoktu.

Stüdyoya geçti ve diğer herkesi ses kontrolü yaparlarken yakaladı. Seonghwa taburelerden birine oturmuş, hazır bir şekilde bekliyordu. Üzerinde kendi üstündekiler gibi gömlek ve hırka vardı ama hırkası iliklenmiş ve pantolonunun içine sokulmuştu. Bacak bacak üstüne atmıştı ve bilekliklerini düzeltirken Hongjoong'u fark etti. Gülümseyip yanındaki tabureye oturması için iki kez vurdu. Hongjoong kimdi ki onu ikiletsin? Hızlı adımlarla Seonghwa'nın yanına kuruldu.

"Selam!" Diye şakıdı. Ses tonu belki tahmin ettiğinden biraz daha yüksek çıkmıştı.

"Hoş geldin. Nerede kaldın?" Seonghwa sakin bir şekilde sordu.

"Off bir türlü yetişmedi. Normalde bir saat içinde halledecektik de Maddox bambaşka bir fikirle geldi, hoşumuza da gitti. Bu yüzden geciktim."

"Hmm," Seonghwa mırıldandı. Diğerleri de oturunca ekipten birisi:

"Herkes yerine oturdu mu?" diye sordu.

Hongjoong, "Oh, yerler önceden mi belirlendi?" diye sordu.

"Evet, seni o yüzden çağırdım."

Hongjoong kendine hakim olmadan somurttu. "Doğru." diye fısıldadı.

*

Hongjoong stüdyoda otururken telefonuyla uğraşıyordu. Görünüşe göre gruptaki herkesin bir buluşması vardı. San ve Mingi beraber yeni açılan kahveciye gidecekti. Jongho iki dakika içinde onlara katılacağını söyleyen bir mesaj attı. Wooyoung ve Yeosang alışverişe gidiyordu. Yunho ağlayarak duş almadı gerektiğini söylemişti. Hongjoong hala Seonghwa'dan bir mesaj bekliyordu ama hiçbir mesaj gelmedi. Telefonu çenesine vururken kendisiyle cebelleşti. Belki de çoktan bir yere gitmişti ve grupta bu yüzden bildirim yapmıyordu. Diğer taraftan Hongjoong şöyle düşündü: Ya da herkes bir yere gitti ve o yurtta yalnız başına acı içinde oturuyor. Çok üzücü duruyor.

Alfanızı nasıl eğitirsiniz?Where stories live. Discover now