8.Bölüm

189 23 34
                                    

Hongjoong sonunda eve gidebildi. Bunu o kadar yavaş bir şekilde yaptı ki diğerlerine çaktırmadı bile. Zaten küçüktü ve her yerden kolayca sıvışabilirdi. Maddox ona nerede olduğuyla alakalı bir milyon adet mesaj attı ama Hongjoong sadece:

"Yeter artık tükenmişlik sendromu yaşamak istemiyorum." diye yanıt verdi. "Burn-out anlıyor musun?"

Konunun bununla uzaktan yakından alakası yoktu. Eve gitmek istiyordu çünkü Seonghwa onu evde istiyordu.

Kulağa biraz erotik geldiğiyle alakalı kendisiyle dalga geçti ve sokakta mal gibi kıkırdarken kendisini yelpazeledi.

Seonghwa onu evde her gördüğünde yüzüne bariz bir renk geliyordu. Cildi sanki yeterince parlak, sağlıklı ve Hongjoong'un ağzını sulandıran güzellikte değilmiş gibi ekstra hoş oluyordu. Hongjoong'u besliyor, canı ne isterse onu yapacağını söylüyordu. Hongjoong kimdi ki böyle bir ilgi alakadan şikayet edecek ve onu istemediğini söyleyecekti. Her akşam sekizde evde olacağına dair kendisine söz verdi.

Pratik zamanlarında bile sonrasında stüdyoya gitmek yerine diğerleriyle beraber arabaya bindi ve evin yolunu tuttu.

Bunu kesinlikle Seonghwa için yapmıştı ama diğerleriyle olan iletişiminin belli başlı güzelleştiğini fark edince sadece Seonghwa için olmadığını kabul etti.

Yine de Seonghwa ile odalarında yalnız kaldıklarında bunu oldukça eğlenceli buluyordu. Seonghwa'nın bu kadar konuşkan birisi olduğunu asla bilmiyordu. Ona göre Seonghwa her zaman soğuk nevalenin tekiydi. Hatta çoğu zaman gıcıktı.

Şimdi onun hakkında çok daha nazik düşünceleri oluşmaya başlamıştı. Birincisi o ilgiliydi. Ona ne söylerseniz bir sonraki sefer bunu hatırlıyordu. Sadece bir kere en sevdiği rengin siyah olduğuyla alakalı bir şey söyledi ve Seonghwa ona ne hediye verse hepsinin siyah olmasına özen gösterdi. Ve evet ona hediyeler veriyordu. Hongjoong bunun ne anlama geldiğini San ile stüdyodayken ve San:

"Oh, kur yapıyor." dediğinde anladı. "Alfalar hediyeler verir. Böylece senin seçiminin o olmasını ister."

Seonghwa muhtemelen bunu bilinçsizce yapıyordu. Tamamen içgüdüsel olarak Hongjoong'u hediyelere boğuyordu. Yine de Hongjoong prada cüzdanı hediye olarak aldığında bunun hakkında kesinlikle bir şey söylememeye ve hediyeleri kabul etmeye karar verdi.

*

Seonghwa ve Hongjoong yeniden bir yayın açtılar. Bu sefer kendi odalarındalardı.

Hongjoong genel olarak dokunuşlara çok eğilen birisi değildi. Diğerlerinden kaçınır ve bunun hakkında yapılan şakalara aldırış etmezdi.

Şimdi kendisine dışarıdan baksa o hali, gelip yüzüne tükürebilirdi. Seonghwa'nın üzerine eğildi, kıkırdadı, gözleri sadece onu takip etti ve öyle bir baktı ki twitterda bunun hakkında üç sayfalık essay yazıldığını gördü. Kendisini dizginlemesi gerektiğini ve profesyonel bir şekilde davranması gerektiğini biliyordu ama Seonghwa yörüngesine girdiği anda kendini ona doğru çekilirken buluyordu.

Hoş Seonghwa'da ondan farksız değildi. Bütün yayın bir kolunun üzerine eğilip ekrandan Hongjoong'u takip edip durdu. Kocaman gözleri Hongjoong'un her tuhaf sözünde kıvrıldı ve kocaman sırıttı.

Bu yüzden Hongjoong bu durumdan tek muzdarip olan kişinin kendisi olmadığını hissederek eğlendi.

En son bugün hiç onun yanına gitmeyeceğim dediği programlardan birinde kendisini kucağına otururken buldu. Ve bunu o kadar yumuşak bir şekilde yaptı ki herkes gerçekten oturacak başka hiçbir yer olmadığına, Hongjoong için gereken tek yerin Seonghwa'nın bacakları olduğuna inandı.

Alfanızı nasıl eğitirsiniz?Where stories live. Discover now