Gönül Bağının Düğümü

36 5 0
                                    


LOTUS

LOTUS

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

E.B.G.

𖥸
 

Eğer çekemezsen gülün nazını

Ne dikene dokun ne gülü incit.

Cesaretin yoksa sahrada Mecnun

Ne Leyla'yı çağır ne çölü incit.

Küçücük bir çocukken babamın mırıldandığı şiirin bir parçasıydı bu sözler. O zamanlar ne aklıma dokunmuştu ne de kalbime. Büyüdükçe aklım almıştı lakin mühim olan kalbin işitmesiydi. Ve ne yazık ki narin kalbim elem bir vaka sonucu bunu talim etmişti.

Boyunuzu aşan işlere kalkışmadan önce sonuçlarını düşünmek gerekir. En önemlisi de sonucunun sizden başka birine zarar verip vermeyeceğidir. Eğer ki zararı yalnız siz karşılıyorsanız kalkışacağınız işe kimse karışamaz ama zararı sizin dışınızda başkalarının da canını yakıyorsa bu durumda o işe hiç başlamamak gerekir.

Ne diyordu şair? Eğer çekemezsen gülün nazını, ne dikene dokun ne gülü incit.

"Hanımefendi." işittiğim sesle düşünce sislerinin arasından sıyrılıp hakikate geri döndüm. Gözlerim bedenimi yasladığım tezgahın arkasındaki genç garsona çevrildi. Ona baktığım an iş zorunluluklarından biri olan gülümseme yüzünü ele geçirdi.

"Siparişiniz hazır." tezgaha koyduğu fincanı ileriye doğru ittiğinde gözlerim bu sefer içinde papatya çayı olan fincana kaydı. Ödemesini önceden yaptığım çayın fincanını tabağıyla tutarak tezgahın üzerinden aldım.

"Teşekkür ederim, kolay gelsin." içtenliğimi hissetmiş olmalı ki yüzündeki sahte tebessüm yerini sıcak ve gerçek bir gülümsemeye bıraktı.

"İyi günler dilerim efendim."

Nazik bir hareketle dileğine olan teşekkürümü belli ettim. Arkamı dönerek tezgahtan uzaklaştım ve kafenin dışındaki masalara oturmak için dışarıya adımladım.

Yılın her mevsimi sıcak bir havaya sahip Marmaris insana huzuru aşılayan bir şehirdi. Öyle bir yerdi ki burada kendinizi mutsuz hissetmeniz mümkün değil gibiydi. Marmaris insanlara kötü olan tüm duyguları yasaklar onların yerine güzel olan ne varsa içtenlikle sunardı.

Kafenin dışındaki boş masalardan birinin üzerine fincanımı bıraktıktan sonra hasır sandalyeyi çekip oturdum, sol omzumda asılı çantamı da masanın üzerine fincanın yanına bıraktım. Ilık esen rüzgar tenimi okşayarak omuzlarımdan aşağıya dökülen karamel rengindeki saçlarımı uçurmaya başladığında kafamı uçsuz bucaksız bebek mavisi gökyüzüne doğru kaldırdım. Güneş ışıkları önüne geçen küçük bir bulut sayesinde huzmeler halinde yere ulaşıyordu. Bu huzmelerden biri yüzüme geldiğinde rahatsız olmasam da gözlerimi kapatarak güneşin ve ılık meltemin tadını çıkardım.

LOTUSWhere stories live. Discover now