Aşk ve Savaş

10 2 0
                                    

LOTUS

E.B.G.


Nilüfer çiçekleri içinde yaşadıkları çamur ve bataklığa rağmen üzerlerinde hiçbir kiri barındırmamalarıyla ünlüydüler. Taç yapraklarını kapatıp yeniden açtıkları vakit mucizevi bir şekilde üzerlerine sinen kirden arınmış olurlardı.

Kök saldığım bataklıkta üzerime sinecek olan tozlardan korkmamıştım hiçbir zaman, çünkü biliyordum ki o tozların beni kirletmesi mümkün değildi lakin kök saldığım bataklık benim üzerime tozunu savurmamıştı, bataklık ona bağladığım kökleri koparıp beni karaya fırlatmış, çürümeye mahkum etmişti.

İçten içe çürüsem de taç yapraklarımı muhafaza etmeye devam etmiştim, buna zorunluydum.

Aradan yıllar geçmiş zamanında köklerimi kendinden koparan bataklıkla yolumuz yeniden denk düşmüştü. Her ne kadar inkar etsem de içimde bir yerlerde o bataklığa yeniden kök salmanın ümidini taşırken görüyordum ki bataklık söküp attığı nilüfer çiçeğinin yerine derinlerinde bir istiridye kabuğunda saklanan inci tanesini koymuştu.

Ben o bataklığa yeniden kök salamazdım, bataklık çoktan yerimi doldurmuştu çünkü.

Onu tanıdığım, beşi birlikte beşi ayrı geçen on senede kurmayı saf bir istekle düşlediğim ama asla kuramayacağımı bildiğim kelime karşımdaki yabancı kadının dudaklarından döküldüğünde mümkünmüş gibi, yeterince parçalanmamış gibi kırıldım.

Müstakbel eş.

Eş.

Oysa onun ruhunun da kalbinin de eşi ben değil miydim?

Gözlerim az önce elimden kayıp düşen ve tıpkı kalbim gibi paramparça olan kadehe kaydığında Polat'ın bana doğru bir adım attığını gördüm. Geriye doğru bir adım atarak onun kapattığı mesafeyi yeniden açarken titreyen elimi havaya kaldırıp onu durdurdum. Gözlerimi yumup titrek bir nefes aldım.

Güçlü ol Nilüfer, yalvarırım güçlü ol.

Çökmek üzere olan omuzlarımı dikleştirirken sırtıma batan dikenlerin acısını önemsemedim. Kafamı kaldırıp çenemi dikleştirdim ve gözlerimi karşımdaki iki insana diktim. Polat'ın alnımla saçım arasında takılı kalan gözleri gözlerime çevrildiğinde orada büyük bir endişeyle karşılaştım.

Neden endişe ediyordu? Müstakbel eşiyle tanışmış olmamdan mı? Ya da ona benim kim olduğumu anlatmadığından dolayı benim dudaklarımdan dökülme ihtimali olan geçmişten mi?

Neden endişe ediyordu ki?

Onun kara harelerine ruhsuz bir ifadeyle bakarken omuzlarını dikleştirip yeniden olduğu yerde kıpırdanarak önümde dikilmeye çalıştı Polat. Gözlerimi ondan çekerek elini hâlâ bana uzatan kadına baktım. Onu seviyor muydu? Onu gerçekten beni sevdiği gibi seviyor muydu? Belki de beni sevdiğinden daha fazla...

LOTUSWhere stories live. Discover now