Yangın Yeri

17 1 2
                                    

LOTUS

E.B.G.

Süregelmesine alışılan varoluşunu koruyan durumların son bulması insan psikolojisinin öylece kabul edebileceği bir durum olmamıştır hiçbir zaman. İnsan, doğası gereği son ve bitiş kelimelerinden hep olumsuz enerjiler almış onları yalnızca kötülükle bağdaştırmıştır. Oysa bazı durumların, olayların, anların, hislerin, günlerin, insanların ve belki de hayatların son bulması başa gelebilecek en iyi şeydir. Bitişler de başlangıçlar kadar olası ve kabul edilesi durumlardır. Mesela birbirine karşı hisler besleyen insanların bir ilişkiye başlaması ne kadar doğalsa o iki insan arasındaki hisler bir gün yitip gittiğinde ve o gün birbirlerine zarardan başka bir şey vermediklerinde bu ilişkiyi bitirmeleri de o kadar doğaldır. Tabi bu gibi cümleleri söylemde var etmek insanlar için oldukça kolaydır çünkü özünde bakıldığında dizginleri mantığının eline bırakan herkes aklı başında bireylerdir. Ama ne zamanki dizginler kalbin eline geçer işte o zaman mantık devre dışı kalır ve insanın dilinin söyledikleriyle bedeninin yaptıkları asla bir olmaz hale gelir.

Bana zarar veren bir şey olduğu muhakkak olsa da ortada bir ilişki olup olmadığı meçhuldü. Onunla olan ilişkimiz somut olarak beş yıl önce son bulmuş olsa da aramızdakiler soyut olarak devamlılığını sürdürüyordu. Bir zamanlar canımı çok yakan son kelimesi belki de bana iyi gelecek olan yegâne şeydi. Onu zihnimde değil kalbimde de sonlandırılmalıydım aksi takdirde ölüm benim için kaçınılmazdı.

Evet, hissediyordum. Gelecek zamanın içinde canımı alacak olanın ecel değil bir insan olduğunu ve o insanın da Polat Noyan olduğunu hissediyordum. Lakin dünyanın bir ucundan diğer ucuna giden ben kendi içimde ondan bir adım uzağa gidemiyordum. Sanki o ecel olsa bile kabulümdü.

Yatak odamda, yatağımın ayak ucundaki yerde sırtım arkamdaki yatağa yaslıyken ve elimde dibini gördüğüm bir şarap şişesi varken gözlerimi simsiyah davetiyeden alamadım. O kadar siyahtı ki siyahlığının kalbimi kirlettiğini hissedebiliyordum. Onu harekete geçirmek istediğim doğruydu, onun gözlerinin önünde bir adama ona baktığım gibi bakıp ona güldüğüm gibi güldüğümde doğruydu ama hepsinin dışında bir doğru daha vardı o da en başında Polat'ın bir kadınla benim karşımda dikilmiş olmasıydı.

Benimki bir yalandan, kışkırtmak için yapılmış bir hamleden ibaretti ama onunki? Onunki gerçek bir ilişkiydi ve o... Lanet olsun! O kadınla nişanlanacaktı.

Ruhunu kaybeden gözlerimi göz kapaklarımla birkaç saniyeliğine kör ettikten sonra göz kapaklarımı aralayarak yeniden davetiyeye baktım. Ona el süremiyordum, sanki o bir ateş parçasıydı ve dokunduğum an beni yakacaktı tıpkı üzerinde yazan yazıları okuduğum an göğsümün yandığı gibi.

Beni soyu dolayısıyla herkesten bir sır gibi saklarken bana deli divane aşık olduğunu ama buna rağmen benimle bir yuva kuramayacağını söylerken şimdi ne değişmişti de biriyle nişanlanabiliyordu? Bunun önünü açan ben miydim? Noyanları güçsüz düşürmek için yaptıklarım dedesinin onun üzerindeki elinin eteğinin çekilmesine mi neden olmuştu?

LOTUSWhere stories live. Discover now