on altı

27.1K 1.6K 119
                                    

Özüm: Kargo ulaştı mı sana?

Özüm: Teslim aldığına dair bir mesaj geldi.

Özüm: Umarım açmamışsındır.

Özüm: Yoksa görüntülü konuşmam senle.

Özüm: Bu heyecanı bana bahşetmelisin.

Alp: Ulaştı ama açmadım.

Alp: Ne zaman arayacaksın?

Özüm: Müsaitsen şimdi arayacağım.

Alp: Müsaitim.

🪖

Sohbet ekranından çıkıp telefonumun kamerasını açtım. Kamerayı açtığım gibi gözüme gözüme çarpan dudaklarımın kurumaması için parlak bir dudak parlatıcısı sürmüştüm.

Ekstra bir makyaj yapma amacım yoktu yani. Kirpiklerimdeki mürdüm kahvesi maskaram iç sesime güldü. Şeftali tonlarındaki allığımda buna eşlik etti.

İlk izlenim önemliydi. Ben bunu her zaman önemserdim.

Dün brezilya fönü çektirdiğim saçlarımı geriye atıp WhatsApp'a giriş yaptım. Çevrimiçi bir şekilde beni bekleyen adamı daha fazla bekletmeden görüntülü aramayı başlattım.

Oturduğum makyaj masasında ışıklı aynam sayesinde görüntüm iyiydi. Birde 3 ay taksitle aldığım, yarısından çoğunu ablama ödettiğim iPhone 13'üm sayesinde.

Beynimi pek çok düşünceyle oyaladığıma bakmayın kalbim gereksiz bir heyecanla delice çarpıyor. Ekranımı kaplayan karanlık ile bu çarpış hadsizce arttı.

"Alp?" dedim karanlık ekranda onu seçmeye çalışırken. Kendimi küçük ekrana almıştım. Zaten önümde ayna vardı ve gayet güzel görünüyordum.

Aslında bunu hiçbir zaman yapmazdım. Büyük ekranda takıntılı gibi kendimi izlerdim ama şu an bu söz konusu bile olamazdı. Çünkü meraklıydım.

Tok bir ses "Özüm?" diye karşılık verdi. Ardından karanlık ekran kayboldu ve sarı, loş bir ışık yansımasının yüzüne vurduğu Alp ekranımı kapladı.

Dikkatle beni inceleyen karanlığın bile gölgeleyemediği açık kahverengi, loş ışıkla birlikte parıldayan gözleri ile sadece tebessüm edebildim.

Çünkü çok heyecanlandım. Çünkü Alp gerçekti. Yapay zeka değildi. Sanal arkadaşımın gerçekliği beni heyecanlandırdı ve bunca zamandır gerçekten gerçek bir insanla konuştuğum bilincini yüzüme vurdu.

O beni incelerken bende onu incelemeye başladım. Oysa ki bunu yarım dakikadır tekrarlıyordum.

Asker olmasının gereği saçları kısaydı. Ten rengini loş ışıktan dolayı ayırt edemiyordum. Çok kalın olmasada dudakları dolgundu. Bakışları hafif kısık, kısık bakışlarını gizleyebilecek gürlükte olan kirpikleri ise kıskandırırdı. Şahsen kıskanmıştım.

Hafif sakalları vardı ama neredeyse gözükmüyordu. Üzerine asker yeşili bir tişört giymiş, tişörtün üstünden asker künyesini gözükecek şekilde bırakmıştı.

Dudaklarında küçük bir sırıtma peydah oldu. Ardından keyifli bir ses tonuyla "Orada mısın?" diye sordu. Sanki tek ben onu incelemişim gibi imalı konuşmasına karşılık kaşlarımı çattım. "Buradayım."

Kʼalp Gʼözüm | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin