altı

323 35 8
                                    

bir elinde fenerini açtığı telefonu vardı,diğer eliyle ise deniz kabukları topluyordu."Cenan!bak bu gerçekten çok güzelmiş." diye bağırdı.küçük bir çocuk gibi heyecanlı,hevesliydi.Cenan ise oturduğu yerden ay ışığı altında kendisine deniz kabukları toplayan dünyalar tatlısı Arif'ini izliyordu.yüzündeki gülümseme sönmüyor,karşısındaki adama bir sanat eseriymiş gibi hayranlık duyuyordu.çok geçmeden koşarak Cenan'ın yanına döndü.topladığı deniz kabuklarını eline döktü.

A:hepsi senin.

Cenan güldü ve hepsini tek tek incelemeye başladı."çok güzeller,teşekkür ederim." dedi.onun beğenmesine çokça sevinen Arif tekrar Cenan'ın yanına oturdu.

A:bak, bunun rengi baya değişik.en hoşuma giden bu oldu.

bahsettiği deniz kabuğunu eline aldı ve Cenan'ın gözlerine yaklaştırdı.

A:senin gözlerinin rengini andırıyor,çok güzel.

C:gözlerime duyduğun bu hayranlıktan haberim yoktu.

A:ben,onlara bakmayı hep sevmiştim.

bu cümleden sonra bir sessizlik hakim oldu ve Arif göz temasını bozup önüne döndü.utanmıştı.söylediği şeyi çok içten söylemişti ama acaba yanlış mı yaptım diye düşünmeden edemedi.sessizliği bozan Cenan oldu.

C:seninkilerin bana verdiği huzuru veriyor olamazlar ama.

gözleri tekrar buluştu ve ikiside gülümsedi.Arif'in gözleri kısılmıştı.bir insan bu kadar güzel gülemez,bu kadar güzel bakamazdı.Cenan'ın tek düşünebildiği buydu,onu aniden öpme düşüncesinin yanında.
Arif yavaşça olduğu yerden kalktı ve Cenan'ın da kalkmasına yardımcı olmak için elini uzattı

A:hadi,gidelim.geç oluyor.

dedi,gülümsemesini bozmadan.Arif'in elinden destek alan Cenan da ayağa kalktı ve kumların içinde,yine kol kola,yürümeye başladılar.kumsaldan,sonra da sahilden çıktılar ve Arif'in evine doğru yol aldılar.bu sefer,Cenan Arif'i eve bırakacaktı.başlayan yağmura aldanmadan,ıslanarak ve birbirlerinin yağmurda ıslanan hallerine gülerek yürümeye devam ettiler.ara ara Arif -bunu eğlenceli buluyor olacak ki- yağmurun altında koşmayı,su birikintilerine basarak geçmeyi teklif ediyordu.Cenan da onu kırmıyor,ikili çocuklar gibi eğlenerek ilerliyorlardı.Arif'in evinin kapısına geldiklerinde iyi geceler dileklerini diledikten sonra esmer olan kollarını karşısındaki adamın boynuna doladı.kısa bir sarılma sona ermek üzereyken Cenan,kolları arasındaki adamın yanağına artık içinde tutamadığı küçük bir öpücük kondurdu.sonra "görüşürüz." dedi ve arkasına bakmadan gitti.

artık kendi evine yalnız yürüyor,yürümek tek başına o kadar da keyifli olmasa da,Arif'in söylediği sözler aklında yankılandıkça yol çekilebilir oluyordu.yürürken yaktığı sigarasının son dumanını çektiğinde apartmanın kapısına varmıştı.anahtarını çıkarıp içeri girdi.içeri girer girmez yorulmuş ve ıslanmış bedenini banyoya attı.

"neyiz biz?"

ela gözleri banyo aynasında kendine bakıyor,kurumuş dudakları kendi kendine bu cümleyi tekrarlıyordu.kumral saçları ıslaktı,ıslanmış kazağını çıkarmış,sadece altındaki pantolunu duruyordu."bana öyle güzel bakmış olman,sadece arkadaş olduğumuz gerçeğini değiştirir mi?" Cenan ilk defa şüpheye düşmüştü.uzun zamandır sahip olduğu duygularına karşılık alma şansı var mıydı? "saçmalama" diyordu kendine.ama sonra tekrar aynaya dönüyor,aynı şeyleri sorguluyordu.
Arif onun olsaydı,her sabah onu öperek uyandırır,en sevdiği yemekleri hazırlardı.yaşadıkları her an onu sevgiye,ilgiye boğar;ona dokunmadan tek bir an bile geçiremezdi.önemli olsun ya da olmasın anlattığı her şeyi dinlerdi. ve sonra yine,öperek onu uyutur,kollarından ayrılmasına izin vermezdi.bir bebek gibi sevmek istiyordu onu.onun tüm negatif düşüncelerini silip süpüren bu sevgiyi artık kendine saklayamıyordu.tam şuan Arif'e gidip,her şeyi itiraf etmeyi bile düşünmüştü.sonucu ne olursa olsun.
artık su ısınmış,duşa girmeye hazırdı.kumlarından yıkayıp lavabonun üzerine dizdiği deniz kabuklarına son kez göz attı ve duşa girmeden önce son kez şunu kendine tekrarladı,

"sen ve ben arkadaş olmak için yaratılmadık."

masanın üstünde buruşturulmuş bir sürü kağıt,ve odada ki sessizliği bozan kalem sesleri.çoğu arkadaşının aksine bir bilgisayar kullanmak yerine,el yazısıyla yazmayı tercih ederdi skeçleri.ama şuan başladığı skeci bir türlü bitiremiyor,ne yaparsa yapsın yazdıkları içine sinmiyordu.derin bir "off" çekti ve kahve yapmak üzere mutfağa girdi.saat 11'e yaklaşmıştı ve sabah erken kalkmayı planlayan Arif'in artık uyuması gerekiyordu.bunu bilse de gözüne uyku girmiyor,sadece bu skeci bitirmek istiyordu.kahvesini hazırlayıp kağıtları elinde salona geçtiğinde "keşke Cenan burda olsaydı." diye düşünmeden edemedi.Cenan skeç yazma konusunda harikaydı ve bu skeci kısa süre içinde bitirebilirdi.Arif,skeç yazma işine yardım etmesi için,ondan da önce gecesini güzelleştirmesi için,Cenan'ı aramayı düşündü.daha sonra "yorgundu,uyumuştur." diye düşünüp vazgeçti.

artık saatler birbirini kovalıyor,belki ilham verir diye açılan şarkılar,diziler bir işe yaramıyordu.pes edip uyumayı aklından geçirse de içtiği sert kahve de buna izin verecek gibi değildi.bir süreliğine yazma çalışmalarına ara verip,kendini kanepeye attı.arkada kısık seste çalan türk sanat müziğine daldı.
bu akşam Cenan'a söylediği şeyi düşünmeye başladı."sanırım artık biliyorum." demişti aşk için.gerçekten de biliyormuş gibi hissediyordu ama neyi bildiğini o da tam çözememişti.aşk,belli ki bir insanın sana aşıladığı mutluluk hormonundan geliyordu.bir insanın sana keyif vermesi,bakışlarının onunla anlam kazanması,hakkında her şeyi bilmek istemek ve her anını paylaşmak istemek gibi şeylerin karşılığıydı aşk.Arif'in elbette bu yaşına kadar hoşlandığı kadınlar olmuştu ama kendi aşk tanımını ele alarak düşündüğünde,geçmişteki kadınlarla tecrübeleri içi boş hissettirdi.belki de gerçekten aşkı hiç tatmamıştı o.kendi kafasında saydığı tanımları düşünürken de aklına tek bir isim geliyordu.gelmemesi gereken bir isim,en yakın arkadaşı,Cenan.

bu ihtimali değerlendirmeye başladı.Cenan'a aşık olmak...Cenan ve Arif,bir çift olarak..arkadaş değil.çok yanlış ama bir yandan çok doğru hissettirdi bu.sanki hep öyleymiş gibi,bu düşünce ona yabancılık çektirmedi.şimdi gözleri tamamen tavana kitlenmiş,bu düşüncelerin içinde hapsolmuştu.
aklına bir anda gelen skeci bitirmesi gerektiği düşüncesi onu toparladı.kalktı,camdan dışarı baktı.yağmurun durduğunu gördüğünde camının önündeki koltuğa oturdu ve kağıtlarını eline aldı.yazdıklarını tekrar okurken aklı yine bomboştu ve Cenan'dan yardım istemekten başka bir şey düşünemedi.
en sonunda düşüncelerine yenik düştü ve saat 12'yi geçmişken,Cenan'ı aramaya karar verdi.

Arif'ten farksız olarak uyuyamamış,duşunu aldıktan sonra televizyon karşısında uzanan Cenan,telefonun sesiyle irkildi.arayanın Arif olduğunu gördüğünde şaşırmıştı.bu saatte onun aramasını beklemiyordu.

C:efendim Arif'im

A:uyuyor muydun?rahatsız ettiysem özür dilerim

C:hayır,uyumuyorum.buyur.

A:bana gelmeye ne dersin?

Cenan,duyduğu şeyle olduğu yerde doğruldu.

C:sana,bu saatte?

"evet" dedi Arif gülerek.şaşırmış halini tatlı buldu.

A:bugün sana anlattığım skeci bitiremiyorum,bana yardım edebileceğini düşündüm.eğer üşenmem gelirim diyorsan,bu gece bende kalırsın,sabah beraber çıkarız.

C:olur,olur neden olmasın.

A:bekliyorum o halde,görüşürüz.

dedi ve telefonu kapattı Arif.Cenan televizyonu kapatıp hızlıca üstünü giydi.uyuyan kedisinin kafasını okşadı ve çıktı.Arif'in evinde geçireceği ilk gece olmasa da,heyecanlıydı.yoğun duygular yaşadığı bir akşamın üstüne,aklından Arif'e neler söylemek geçiyordu.






make me feel alive | arcenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin