Bölüm 10

3.7K 161 102
                                    

Şirkette oturduğu koltukta biraz gerinen Harun, dün gece hiç uyumadığı için acıyan gözlerini ovuşturdu. Kemal ile yaşadığı o olaydan sonra Zümrüt ile konuşurken biraz da olsa iyi hissetmişti ama tüm gece uyumamak ona iyi bir katkı sağlamamıştı. Dolayısıyla da sürekli düşünmemek için kendini şirket işlerine vermişti ve uykusuzluk şimdi şimdi canını sıkıyordu.

Buradaki işler ne kadar idaresinde olsa da bir tık kontrolden çıkmış görünüyordu. Birkaç anlaşma da açık bulunmuştu ve alenen Harun'un şirket ve şirket zincirleri ile uğraşanan biri ya da birileri olduğu kesindi. Harun ise daha öncesinde birkaç kez dibi görüp tekrar zirveye çıktığından kendine güveniyordu ama hainliklerle uğraşmaya tahammül edemiyordu. Ki emin Di, hain kesinlikle bu şirketin çatısında altında nefes alıyordu..

İlgilendiği son dosyayla da işi bitince mavi kapağı kapatıp diğerlerinin arasına koydu ve yüzünü sertçe sıvazlayıp oturduğu tekerlekli koltuğu geri itti. Telefonunu aradı bakışlarıyla. Gözleri masada gezindi ama telefonu masada değildi. Yavaşça oturduğu yerden kalktı. Odasındaki askılığa yürüyüp ceketinin cebinde duran telefonunu aldı ve birçok mesaj ile yüzünü ekşitti. Arayan soran çoktu. Aralarında sadece Alparslan'ın mesaj ve araması dikkatini çekince onun aramasına geri döndü.

"Alo Alparslan." dedi şakaklarını ovup. "Aramışsın kardeşim, duymamışım. Çalışıyordum."

"Alo Harun.. Olsun kardeşim, mühim değil. İşler nasıl?"

"Eh işte.." dedi Harun odasındaki deri, geniş koltuklardan birine geçerken. Bacaklarını iki yana açıp rahatça oturdu ve başını geri yasladı. "İdare ediyorum. Sen n'abıyorsun?"

"Önemli bir ameliyattan çıktım yarım saat kadar önce." dedi Alparslan birkaç hışırtıdan sonra. Galiba hoparlörden kulaklığa geçmişti. "Şimdi de Gülşah'ı bekliyorum, yanıma gelecek.. Bizim minik misafiri görmek istiyoruz.."

Kardeşinin heyecanlı sesini işitince gülümsedi Harun. Alparslan baba olmayı sonuna kadar hak ediyordu ve bunu en iyi şekilde gerçekleştirecekti. İster kızı ister oğlu olsun o çocuğa en iyi şekilde babalık yapacaktı.

"Hadi bakalım, ne güzel.." dedi Harun tebessümle. "Var mı benden bir isteğin?"

"Şey diyecektim ben, bizim şimdi randevu saati falan derken işimiz uzun sürecek sen Zümrüt'ü dershanesinden alabilir misin?"

Gözlerini kapatıp başını geri yaşadığı yerden doğruldu Harun. Şakakları sızım sızım sızlıyordu. Buradan çıkınca eve gidip yatmayı planlamıştı ama Zümrüt'ün içinde olduğu bir teklifi asla reddedemezdi. "Alırım.." dedi o yüzden fazla düşünmeden. "Alırım tabii, şüpheniz olmasın."

"Hah süper kardeşim, aklımız kalmaz en azından."

Güldü Harun. "Bak bu sefer yine Gülşah arayıp bana kızarsa küserim haberi olsun!"

Kahkaha attı Alparslan. "Ben hanımcıyım kardeşim. Ayrıca aranıza da girmem.. Abla kardeş arasında olur öyle şeyler.."

"İyi bakalım.." dedi Harun şakaklarını ovmaya devam edip. "Hadi git karına, kılıbık seni.. Kapatıyorum.."

Gülüştüler.

"Görüşürüz hadi." deyip telefonu kapatıyordu ki konuştu Alparslan.

"Harun.."

"Hm?"

"Seni üzüyor muyum ben?"

Kaşları çatıldı Harun'un. Öne doğru eğilip dirseklerini diz kapaklarına yasladı.

"Nereden çıktı şimdi bu Alparslan? Ne üzmesi?"

Derin bir nefes alıp verdi Alparslan.. Ve o an anladı Harun. Alparslan, baba olacağı için yaşadığı mutluluk ve hevesle Harun'u üzdüğünü sanıyordu.. Ama bilmiyordu ki Harun, kardeşini mutlu gördükçe mutlu oluyordu.. Ne kadar kendisi o hissi asla yaşayamayacak olsa da..

KADER TILSIMI / DADDY İSSUES +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin