Bölüm 11

3.8K 178 62
                                    

Gözünden akan yaşı sert bir şekilde hırsla silen Kemal, önünde duran bir yığın kağıda umutsuz bakışlar atıyordu. İflas etmişti. Yarın iflası medya üzerinden duyurulacak ve o çok laf ettiği ikinci sayfa gazete haberlerine düşecekti. Berbat ve iğrenç hissediyordu. Harun ile yaşadığı olaydan sonra hemen babasını arayıp durumu anlatmıştı fakat babasın ona sırt çevirmişti. Çünkü zamanında Kemal, Harun sayesinde kısa zamanda elde ettiği bu servet ile ailesine, tıpkı babasının ona yaptığı gibi sırt çevirmişti. Hayat acımıyordu. Felek gerçekten kime ne zaman, nerede ve nasıl vuracağını iyi biliyordu.

Çaresizce, "Ne yapacağım ben Allah'ım.." dedi sigara tuttuğu eliyle tekrar akan gözyaşını silerken. Bugün kaçıncı sigarasını içtiğini unutmuştu.. Hiç olmadığı kadar çaresiz hissediyordu ve çıkış yolu bulamıyordu. Yarına kadar sadece 9 saat vakti kalmıştı ve bu kısa zaman diliminde eğer ki bir çıkış yolu bulamazsa iflastan kaçamayacak ve işçilerinin ona açacağı davalar bir yana dursun alacaklılar teker teker kapısına dayanacaktı. Evi dahil tüm yatırımlarına icra gelecekti ve belki de senelerdir yanından geçmediği taksilere bile binecek tek bir kuruşu dahi kalmayacaktı.

Önündeki kağıt yığınını alelacele topladı ve şeffaf dosyaya koydu. Sigarasını küllüğe bastırıp söndürdü ve boğazını temizleyip oturduğu yerden kalktı. Masada duran diğer dosyaları da eline alıp merdivenlere yöneldi. Belki de son defa kullanıyordu bu merdivenleri. Bir çözüm üretemezse elindeki her şey tek gece bertaraf olacaktı.

Odasına vardı. Yavaşça kasasına eğildi ve şifreyi girdi. İçindeki para yığınına bakıp alt dudağını dişleriyle sıyırdı. Bu para onun itibarını kurtarmaya asla yetmezdi. Ama o, orada kendini kurtarmak adına başka bir şeyi gözüne kestirdi.

O Kemal Yıldırım'dı! Hiç kimse tarafından ezilip geçilemezdi. Geçilmişti. Bir itibarı, bir ağırlığı vardı. Hiçbir zaman olmamıştı. Bunlar gidecekse, ancak Kemal isterse olurdu. Hayır.. Öyle de düşündü. Kaçtı.

Para destelerinin arasında parlayan silaha uzandı ve eline aldı. Mermilerini kontrol edip kasayı kapattı. Titreyen çenesiyle silahı inceledi. Şu an bundan başka çare düşünemiyordu. Ve hayatında onu bu kararından döndürecek kimse yoktu. Sahi.. Şu an Kemal'e yardım edecek kim vardı? Her gece beraber olduğu kadınlar neredeydi? Onunla kahveler içen, fotoğraflar çeken arkadaşları neredeydi? Beraber tatillere çıkıp lüks mekanlarda gövde gösterisi yaptıkları sözde kardeşleri neredeydi? Yoktu.. Hiçbiri yoktu.. Tek bir gerçek dostu vardı, onu da zaten kendi elleriyle kaybetmişti.

"Hepinizin Allah bin belasını versin." dedi çenesi titrerken. "Hepinizin sahtesiniz.." Peki.. Peki ya sen ne kadar gerçeksin Kemal?

"Başka çarem yok.."

Kemal yavaşça ilerledi ve yatağının üzerine oturdu. Cebindeki telefonunu çıkarttı ve saate baktı. Acaba Harun ne yapıyordu şu an? Onu beş parasız bıraktığı için mutlu muydu? Huzurlu huzurlu akşam yemeğini mi yiyordu şimdi? Ne yapıyordu?

"Eğer gerçekten beni affedeceksen telefonumu açarsın Harun.."

Kemal kendi kendine söylediği cümleden sonra garip bir totem tutturdu ve sanki şu an Harun aramasına yanıt verse kendini öldürmeyecekti..

Arama çaldı, çaldı.. Fakat açan olmadı. Gözlerini yenilgiyle yuman Kemal, telefonunu yan tarafına koyup silahı iki eliyle kavradı. Soğuk namluyu titrek hareketlerle sol şakağına dayadı. Korkusundan hallice derin derin nefesler alırken düşündüğü tek şey tetiği çekmek ve o uçsuz bucaksız karanlığa kavuşmaktı.

"İflas edemem, iflas edemem.." diye sayıklamaya başladı. İflastan kurtulması için yüklü bir miktara ihtiyacı vardı ama her gününü başka başka kadınlarla geçiren Kemal para konusunda dibi görmüştü.

KADER TILSIMI / DADDY İSSUES +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin