6. Bölüm:Fedakârlık

24 6 1
                                    

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.Seviliyorsunuz.

NOT:BU HİKAYE TAMAMEN KURGUDAN İBARETTİR.HİÇ BİR OLAY GERÇEK DEĞİLDİR.

____________________________________

Fedakârlık.Neydi bu fedakârlık?Biri için kendi canını feda etmek mi,yoksa duyguları mı feda etmek mi?Hangisiydi fedakârlık?Bana kalırsa ikisiside fedarkârlıktı.Birinin bir başkası için kendi canını feda etmesi;onun için,karşısındakinin canının kendi canından daha önemli olduğu demekti.Duyguları feda etmek;biri için kendi sevgini feda etmek.Başka bir deyişle kendinden çok onu sevmek,hayata olan bütün sevgini onun için harcamak.Benim için ikiside büyük bir önem taşıyordu.Fakat kimse benim için ne duygularını ne de canını feda etmişti.Kimse için bu kadar önem taşımamıştım.

Bugün 14 Ocak,saat akşam 8 civarı,gökyüzünde neden bilmiyorum ama diğer günlerden fazla yıldız var.Ay kocaman ve parıl parıl parlıyor.Ve bugün hayatımda ilk kez biri benim için kendini feda etti.Birisi ilk kez benim için kendi canının zarar görmesini göze aldı.Bu bir ilkti.Hayatımda ilk kez birisi benim canımı önemsedi.

Yılmaz'ın kafasına giren kurşunla birlikte Yılmaz yere yığıldı.Ve arkasındaki kişi ortaya çıktı.Burak elinde silahı tutmuş ve gözlerini gözlerime dikmişti.Onu görünce gözlerim şaşkınlıktan kocaman açıldı.

Burak havadaki silahı aşağı indirerek "İyi misin?" dedi bana doğru yaklaşarak.Bense hiç bir cevap vermeden yerde yatan ve kanları ayağıma kadar ulaşan Yılmaz'a bakıyordum.Burak sorusunu tekrarladı.

"Zeynep iyi misin?"

Yine cevap vermedim.Gözümün önünde resmen birinin kafası parçalanmıştı,kalbi durmuştu.Gözümün önünde birisi ölmüştü.Burak bu sefer yüzümü elleri arasına alıp kafamı kaldırdı fakat ben gözümü hala Yılmaz'dan ayıramıyordum.

Burak bu sefer daha yüksek bir sesle "Zeynep bana bak.Gözlerime bak." dediğinde dolmuş gözlerimi ona çevirdim.Burak gözlerimin dolduğunu görünce beni kendine doğru çekti ve sıkıca sarıldı.Ağlamaya başladım.

"Burak,gözümün önünde birisi öldü.Ben çok korkuyorum.Ya biz de ölürsek?Ya ailelerimizde ölürse?Ben çok korkuyorum.Ölmek istemiyorum." dedim ve göğüs kafesine daha fazla sokuldum.Ellerimi bende onun beline sardım.Ve daha fazla ağlamaya başladım.

"Geçecek,geçecek.Söz veriyorum geçecek." dedi ve devam etti.

"Ağlama lütfen.İçim gidiyor." dedi Burak.

Aynı pozisyonda yere çöktük ve birkaç dakika öylece durduk.Sonrasında kafamı geriye çektim ve göz yaşlarımı sildim.Kendime gelmem lazımdı.Hepimizin canı söz konusuydu bu yüzden görevime odaklanmalıydım.

Burak, "Daha iyi misin?" dediğinde başımı evet anlamında salladım.

O sırada kulaklıktan Güneş'in sesi duyuldu.

"Zeynep,Burak ne oluyor?İyi misiniz?" dedi endişeli bir sesle.

Daha cevap bile veremeden Şevval'in sesi duyuldu.

"O silah seside neydi öyle?"

Bu sefer cevap verme fırsatımız olduğunda Burak, "Yılmaz öldü.Ben onu öldürdüm." dedi.Benim görevimi o üstlenmişti.Ve biliyordum ben zaten bunu yapamazdım.Bir insanı öldüremezdim.Evet o bana silah doğrultmuştu ama yapamazdım.Ben istesem bile bünyem bunu yapamazdı.Burak o yükü benim sırtımdan sorgulamaksızın almıştı.Ve kendi sırtına yüklemişti.

UMUT BEKÇİLERİWhere stories live. Discover now