6

124 20 21
                                    

"İnsanların neslini tüketerek suç işliyorsunuz!" Konseye isyan eden tanrının sesiydi. İbret-i alem için lanetledikleri toplumun içinden birine tohum serpen tanrının haykırışıyla diğer tanrılar hayretle baktılar. Acımasız bir toplumun böyle bir cezayı hak ettiğini düşünüyorlardı ve isyanı başlatan tanrının acıklı sesi onları kızdırmaya başlamıştı. Ama hiçbiri Jeonghan'ın içine yerleştirilen tohumdan haberdar değildi. İnsanların üremesinden sorumlu olan isyankar tanrının cezaya karşı geldiği öğrenilirse lanetlenecek ve rütbesi alçaltılacaktı. Böylece o toplum yeryüzünden silinmeye doğru gidecekti.

"Bunu insanlar ders alsın diye yapıyoruz." dediler.

Ve tanrı ülkenin nadide prensini gösterdi. Yüzleri görünmeyen insan görünümündeki tanrılar Jeonghan'ın çıplak vücuduna bakıyorlardı.

"O, insanların geleceğidir."

Hep bir ağızdan "Ne saçmalıyor bu?" diyorlardı. Bu sırada Jeonghan'ın karşısında birisi belirdi. Bu kişi lord Seungcheol'dü.

Seungcheol, Jeonghan'ın ellerinden tuttu ve alınlarını birbirlerine yasladılar.

İsyankar tanrı sözlerine devam etti; "Sizin yaptığınız normal bir üreme sistemini yok etmektir. Onlara bir bakın. Siz onların celladısınız. Aşklarını mahvettiğiniz yetmiyormuş gibi saf ve temiz insanların da yok olmasına sebep oluyorsunuz. Eğer bu cezaya devam ederseniz iyi bir neslin sonu olacak."

"Peki bize ne vaat ediyorsun?"

"Eğer aşklarını ispat ederlerse bu laneti kaldırın ve her şeyin normale dönüşünü izleyelim."

İsyan eden tanrının içindeki umutlar ve düşünceler Jeonghan'ın karnının şişmesine sebep oldu ve yok oldular.
Tanrılar tüm şüphelerini isyan eden tanrının üzerinde yoğunlaştırdılar.

"Onun çocuk doğuracağını mı söylüyorsun?"

"Neden olmasın?"

Tanrıların içinden biri "Aşklarını ispat etmeleri yeterli değil." dedi.

Bunun üzerine isyankar tanrı "O halde acımasız kralın ruhunu alın. Böylece bir nesil bu kötü adamdan kurtulacaktır. Tüm toplumu cezalandırmak yerine onu cezalandırın." dedi. Bu gayet mantıklı bir yoldu. Hastalığı onun lanetiydi ve ömrü bitmek üzereydi. Cezasının geri kalanını cehennemde çekmesi diğer masum insanların acısını hafifletirdi. Lakin bu da yeterli değildi. Jeonghan'ın gelecek nesillere bir umut olabilmesi için daha fazla şeyi ispatlaması gerekirdi. Ama o tek başına bunu yapabilir miydi?

***

Jeonghan ellerini karnına bastırarak uyandı. Vücudu terleyerek ıslanmış ve nefes nefese kalmıştı. Hayali bir evrende karnının şiştiğini görmüştü rüyasında.
Ellerini karnından çekip karnına baktı. Normal olduğunu görünce içine bir su serpilmişti.

Seungcheol'le geçirdiği gecenin anıları zihnine doluyordu. Aradan uzun bir süre geçmişti. Pişmanlık kırıntıları ruhunu sarmış ve bundan dolayı kalbinde bir acı hissediyordu. Her şeyden önce Seungcheol'ün ona verdiği sözleri tutabilmesi gerekiyordu. Neden bu kadar acele etmişlerdi ki? Sözlerini daha hızlı yerine getirebilmek için miydi?

Hizmetkarı Seungkwan, Jeonghan'ı uyandırmak için geldiğinde onun kötü bir uyku geçirdiğini fark etmiş ve yardım etmek istemişti.

"Efendim, iyi misiniz?"

"Tuhaf bir rüya gördüm sadece." Jeonghan boğazındaki kuruluk yüzünden öksürmeye başladı. Daha sonra Seungkwan ona su vermişti. Jeonghan suyu içip bitirdikten sonra "Bahçe temizlenmeye başladı mı?" diye sordu.

KARGA ~ JeongcheolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin