24

2.3K 256 232
                                    

nicholas bonnin, angelicca - shut up and listen
the weeknd - house of baloons

nicholas bonnin, angelicca - shut up and listenthe weeknd - house of baloons

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

?

⚠️

"Taehyung... bilmiyorum."

Kaşlarım çatıldı, yüzüme yansıtmadığım sinirimi hissedebiliyordum içimde. Sımsıkı tuttuğum televizyon kumandasından sesi tamamen kısarken, gözlerimi yanımda oturan oğlanıma çevirdim. Bakışlarım, tatlı yüzünü gördüğüm an yumuşadı. Derin bir nefes verdim, koltuğun arka kısmına doğru yasladığım elimi yavaşça saçlarına değdirirken, gülümsedim. "Neyi bilmiyorsun bebeğim?"

"Annem ve Mina ne olacak? Hem abimin hapis kararı yeni kesinleşti, daha duruşma gününe bir ay var. Apar topar gittiğimizde dikkat çekmeyecek miyiz?" Dudaklarını bükerek konuşuyor, kafamdaki her düşünceyi dağıtıyordu. Ve hayır, Jeongguk'suz kapı dışarı adım atmıyordum. "Annem zaten sen de kalmamdan rahatsız, şüphelenecek. Abimle konuşursa ve tekrar ifade verirse?" Hafifçe eğildim bebeğime doğru. Düşünüyordu, korkuyordu. Babasının aklının ucundan geçmediğinden, yaptıklarımın hiçbirinden pişman olmadığını biliyordum lakin Jeongguk bizim yakalanmamızdan, hapsedilmemizden fazlaca korkuyordu. Çok düşünüyordu, gereği bile olmamasına rağmen. Her şeyi onun için hallettiğimi fark edemiyordu.

"Abin bile kendi yaptığına inanıyor Jeongguk." Yanağına sürttüm parmaklarımı, sıcaklığı beni mest ediyordu. "Biliyorsun, uyuşturucu kafasını fazlasıyla karıştırmış. Annen de yavaşça alışacak çiçeğim. Ona sevgili olduğumuzu söylemeyeceğiz, orada daha iyi bir okuldan kabul ve burs aldığını söyleyeceğiz." Derin bir nefes alıp oflarcasına verdi. Yüzüne yakınlaştım, benimle geleceğini biliyordum. Ayrı kalamazdık, onu burada tek başına da bırakmazdım.

"Biliyorum, bunu daha sonra konuşalım olur mu? Bilmiyorum Taehyung, iki ay çok erken bir süre." Dudaklarına eğildim, parmaklarım hafifçe tişörtünü düzeltirmişçesine okşadı. Burnumu hafifçe tenine sürttüm, aklını dağıtmak kolaydı. Jeongguk ve dokunuşlarıma karşı hassaslığı. Sadece üç gündür aynı evdeydik, sürekli yakınlaşma isteğimi uzaklaştıramıyordum, uykumda uzandığım göğsünün üzerine öpücükler bırakmak, pek çok kez ondan erken uyandığımda beyaz tenine dokunmak istiyordum. Ki genelde, ondan erken uyanıyordum lakin ufak hareketlere ve seslere duyarlıydı. Parmaklarımı beline sardığım an uyanıyor, bana onunla oynama imkanı vermiyordu.

Nefeslerinin hızlandığını hissettim yine. Sık sık yaşıyorduk bunu, nefesleri tenime hızlı hızlı vuruyordu. Sabah kahvaltı hazırlarken omzuna bıraktığım öpücüklere verdiği tepkilerle aynıydı, hassaslığının belirginliği ve buna rağmen hırçın ve istekli davranması aklımı başımdan alıyordu. Her zaman olduğu gibi, hiçbir şey yapmasa bile.

"Seni seviyorum, bırakamam Jeongguk." Yanağına bıraktığım ufak öpücükler, hafifçe bana doğru yaklaşmasıyla boynuna doğru kaydı. Tenine bastırdığım dilimle yumuşak teninin kokusu mayışmamı, hareketlerimin olabilecekmiş gibi daha fazla yavaşlamasını sağladı.

agnus dei • taekookWhere stories live. Discover now