Üçüncü Gün

34 4 0
                                    

Üçüncü Gün

Neifile'nin idaresi altında hasretle beklenen veya kaybedilen bir saadetin tekrar ele geçirilmesine dair hikâyeler anlatılır.

Üçüncü Gün

Birinci Hikaye

Lampolechio'lu Mazet dilsiz taklidi yaparak bir rahibeler manastırına bahçıvan olarak girer ve rahibelerin müşterek âşığı haline gelir.

Floransa civarında, bugün bile nezaheti ile meşhur bir rahibeler manastırı vardı. Yakın zamanlara kadar manastırda sekiz genç rahibe ile bir baş rahibe bulunmakta idi. Manastırın güzel bahçesinin iyi bir bahçıvanı vardı. Fakat bu bahçıvan günün birinde kâfi para kazanamadığına kani olarak idare memurundan hesabını görüp memleketi olan Lampolechio'ya döner.

Onu karşılayanlar arasında genç, kuvvetli bir çiftçi vardı ki adı Mazet idi. Bu adam, bahçıvan Nuto'dan manastırda ne ile meşgul olduğu hakkında izahat istedi.

Nuto, «Güzel ve büyük bir bahçede çalıştım» dedi, «ara sıra odun tedarik etmeğe ormana giderdim, su taşırdım ve buna benzer işler yapardım ama, rahibeler bana o kadar az para verirlerdi ki pabuç almaya yetmezdi, kızlar da, şeytan karınlarına girmiş gibi, ateş gibi şeyler, ben bahçede çalışırken birisi gelir, fidanı şuraya dik der, öteki gelir, başka yer gösterir, öbürü küreği elimden alır böyle kullanmak lâzımdır, der. Böylece beni üzer dururlardı. Bu sebeplerden o işi bırakmaya mecbur oldum, idare memuru benden işe yarar bir adam tavsiye etmemi rica etti ama, Allah ona sabır versin, ne zaman ve kimi yollayacağımı bilmiyorum.»

Mazet birdenbire rahibelerin yanında bulunmak arzusuna kapıldı. Nuto'nun sözlerinden, niyetine erebileceğine kani olmakla beraber bunu açığa vurmayı uygun görmedi. «Geldiğine iyi ettin» dedi, «bir erkek kadınlar arasında ne yapsın, nasıl başa çıksın? Onlar çok defa ne istediklerini bilmezler.»

Mazet rahibelerin yanına girmek için çareler aramaya başladı. Gerçi Nuto'nun bahsettiği işleri becerebilecekti, fakat genç ve yakışıklı olduğu için kabul edilmeyeceğinden korkuyordu. Uzun uzun düşündükten sonra, «Orası buraya epeyce uzak» dedi, «kimse arkamdan gelemez, -kendimi dilsiz olarak tanıtırsam herhalde kabul ederler.»

Bir gün baltayı omuzlayıp dilenci kıyafetinde manastıra gitti. Tesadüfen idare memuru da o sırada bahçede bulunuyordu. Dilsiz taklidi ile memurdan yemek istedi, buna mukabil odun yaracaktı. Memur ona yemek verdi. Mazet o gün çokça odun yararak faydalı oldu, idare memuru onu yanına alarak ormana gitti, ona bir de eşek vermişti. Adam işi o kadar iyi yapabilmişti ki memur, kendisini daha bir kaç gün alıkoydu. Bir gün baş rahibeye takdim edildi, «Bu bir dilsiz fakirdir, sadaka istemeye gelmiş, ona iyi davrandım, epeyce iş gördürdüm, bahçıvanlıktan anlarsa onu yanımızda alıkoyabiliriz. Güçlü kuvvetli bir adam, çok çalışabilir, genç kızlar için de bir tehlike teşkil etmez.»

Baş rahibe, «Haklısın» dedi, «Ondan faydalanacağınıza emin olursan alıkoymaya çalış, ayakkabı, önlük ver, bol da yemek.»

Biraz uzakta konuşmayı dinleyen Mazet, kendi kendine, «Beni bahçıvan yaparlarsa, bahçeyi görülmemiş şekilde imar ederim.» dedi.

İdare memuru, Mazet'in çalışmasından memnundu, işaretle, kalmak isteyip istemediğini sordu, yine işaretle muvafakat cevabı aldı. Bu suretle manastıra girmiş oldu. Kendisine bahçe işleri verildi, yapacağı şeyler gösterildi.

Mazet, birkaç gün çalışmıştı ki rahibeler onunla alay etmeye başladılar, anlamayacağını sanarak ona en çirkin sözleri söylüyorlardı. Baş rahibe onun dili gibi, diğer uzuvlarının da işlemediğini sanarak kaygılanmadı. Bir gün Mazet yorulmuş yatmıştı. İki rahibe onun uyuduğunu sanarak yanına yaklaştılar ve onu tetkike başladılar. Birisi, «Kimseye söylemeyeceğini bilsem, sana aklıma gelen bir şey anlatırdım, bu sana da faydalı olurdu» dedi.

DekameronWhere stories live. Discover now