Sekizinci Gün

14 3 0
                                    

Sekizinci Gün

Birinci Hikaye

Gilfardo, Kasparino'dan borç para alır ve bu parayı Kasparino'nun karısına bir gece mukabili verir ve bunu kocasının yanında kadına tasdik ettirir.

Bir zamanlar Milano'da Gilfardo isminde bir Alman vardı ki işlerinde namuskârlığı ile ve borçlarına sadakati ile tanınmıştı. Herkesin yanında itibarı vardı. Bu adam Kasparino isminde zengin bir tüccarın karısı Ambroziya aşık olur ve kadına aşkını ilân ederek, her fedakârlığa hazır olduğunu bildirir. Kadın uzun tereddütlerden sonra iki şart altında Gilfardo'ya olumlu cevap verir: Birisi; kimseye bir şey söylememek, İkincisi ise 200 duka altını vermek. Gilfardo, kadının bu kadar maddeci olduğuna üzülerek aşkı hemen hemen kin ve nefret hâline geldi. Bu yüzden kadını aldatmak için paranın hazır olduğunu bildirdi ve bunu en yakın bir dostundan dahi kimseye söylemeyeceğine söz verdi. Kadın, bu habere memnun oldu ve kocasının birkaç gün sonra Cenova'ya gideceğini ve o zaman kendisini çağıracağını bildirdi.

Bu aralık Gilfardo Kasparino'ya giderek «Bir iş için bana 200 duka altın lâzım, bu parayı bana normal faizle borç ver.» dedi. Kasparino parayı hemen verdi. Birkaç gün sonra kadının dediği gibi kocası Cenova'ya gitti. Kadın hemen Gilfardo'ya haber göndererek 200 altınla beraber gelmesini bildirdi. Gilfardo arkadaşı ile beraber kadına gitti ve ona 200 altını verdi ve «Bu parayı, dedi, seyahatten dönünce kocanıza verin.« Kadın Gilfardo'nun niyetini anlamadan parayı aldı ve «peki, dedi ve, yalnız parayı saymalıyım.» İyice sayıp 200 altın olduğunu görünce Gilfardo'yu alıp yatak odasına götürdü. Bu zevkli buluşma, sonraki gecelerde de devam etti.

Gilfardo, Kasparino'nun seyahatten dönüşünde onu ziyarete gitti ve karısının yanında Kasparino'ya «Bana birkaç gün önce borç verdiğin 200 duka altınını kullanamadım. Onun için karına iade ettim, hesabımı sil» dedi.

Kasparino karısına dönerek parayı alıp almadığını sordu, karısı «Evet, dedi, parayı almıştım, ama sana söylemeyi unuttum.» Kasparino «pekâlâ, dedi, borcunu sildim.»

Sekizinci Gün

İkinci Hikaye

Varlungo Papazı Belkolore isimli bir kadınla sevişir, papaz cübbesini aşkının teminatı olarak kadının yanında bırakır, buna mukabil kadından bir havan alır, bunu iade ettiği zaman cübbesini geri vermesini rica eder.

Varlungo şehrinde kurnaz ve kadınlara düşkün bir papaz vardı. Okuma yazması pek yoktu ama, pazar günleri çocukları güzel masallarla oyalamasını bilirdi. Kocaları evde bulunmayan kadınları ziyaret etmesini sever, onlara biraz vaftiz suyu veya bir mum parçası götürerek gönül alırdı. Bu kadınlar arasında Belkolore adlı birisi papazın pek hoşuna giderdi. Kadın hareketli bir dişi idi. Sinbal çalar, şarkı söyler, dans ederdi. Papaz bu kadına çılgınca vurulmuştu. Her gün onu görmeğe uğraşırdı. Onun kilisede olduğunu hissederse, sesinin kötülüğüne bakmaz, yüksek perdeden İlahîler okurdu. Kadının dostluğunu kazanabilmek için hediye üstüne hediye verirdi. Bazen kendi yetiştirdiği bir tutam soğan, bazen bir sepet fasulye yollardı ve rast geldikçe, kadına alıcı gözle bakardı, ama kadın hiç aldırış etmez görünür, yoluna devam ederdi.

Bir gün sıcak öyle vakti, karşısına Benti Vegna tesadüf etti, ve ona nereye gittiğini sordu. Adam, «Şehre, dedi. Şu hediyeleri Monakori'ye götürüyorum. Onunla bir işim var.» Papaz «pekâlâ evladım, dedi. Yalnız yolda Lapuçiyoya rast gelirsen, tırmığımı göndersinler.»

Papaz Belkolore'yi ziyaret etmenin zamanı geldiğine kani olarak yola düzüldü ve kadının evine girerek, «Günaydın! dedi, evde kimse var mı?»

DekameronOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz