Dördüncü Gün

22 4 0
                                    

Dördüncü Gün

Flostrad'ın idaresinde aşıkların hazin akıbetleri hakkında hikâyeler anlatılır.

Dördüncü Gün

Birinci Hikaye

Salerno prensi Tankred, kızının âşığını öldürtür ve kalbini altın bir kapta kızına gönderir. Kız kabın içine zehir atarak içer ve ölür.

Salerno prensi Tankred, elini sevişenlerin kanı ile lekelememiş olsa iyi adam olabilirdi. Onun bir tek kızı vardı, ama, o da olmasa daha mesut olacaktı. Çok sevdiği kızını, uzun zaman kimseye vermedi. Nihayet bir Kapsa prensi ile evlendirdiyse de kısa zaman sonra dul kaldı ve babasının evine döndü. Kız, boy bos ve terbiye bakımından kimseden geri kalmazdı. Genç, canlı ve zeki idi. Babası kızını tekrar evlendirmek için hiç bir meyil göstermediğinden ve kız da açıkça bir talepte bulunmadığından kendisine iyi kalpli bir âşık aramaya başlamıştı. Babasının sarayına girip çıkan, asil ve gayri asil adamlar arasında Diskardo isminde bir uşak vardı ki halk tabakasındandı, fakat gayreti ve karakteri bakımından birçok asillerden daha yüksekti. Kız, bu adama delice âşık olmuştu. Adamı gördükçe onun asil davranışlarına olan hayranlığı artıyordu. Genç adamın kalbine de kız öyle bir girmişti ki, bu yüzden ikisi de her şeyi unutmuşlardı. Bu karşılıklı gizli meyil dolayısıyla prenses, adamla buluşmayı çok istiyordu.

Fakat aşkını kimseye anlatamadığından bir hileyle delikanlıya fırsat vermek istedi. Bir mektup kâğıdına adamın ertesi gün kendisini nasıl ziyaret edebileceğini yazarak bir boru içine koyup Diskardo'ya verdi. Diskardo kızın boruyu boş yere vermediğine kani olarak eve koştu ve borunun içinde bir mektup buldu. Sevincinden çıldıracaktı. Davete icabet etmek için tedbirler almaya başladı.

Prensin sarayının yakınında bir dağ içinde çok eski zamanlardan beri bir mağara vardı ki, ışığı dar bir delikten alırdı. Fakat bu delik de dikenlerle kapanmıştı. Bu mağaradan prensesin oturduğu odaya bir gizli merdiven vardı ki, kapısı kapalı dururdu. Bu merdiven çoktan unutulmuştu. Ama, gözlerinden hiçbir şeyi uzaklaştırmayan aşk, bu merdiveni kızın hatırına getirmişti. Kimseye bir şey sezdirmemek için bir kaç gün uğraşarak merdiven kapısını açtı. Ve delikanlının bu merdivenden gelmesini temin etti. Diskardo bir çok düğümleri olan bir ip aldı. Ve dikenlerin batmayacağı bir meşin elbise giydi ve gece kimseye görünmeden deliğe yaklaştı. Bir dala düğüm atarak mağaranın içine sarktı ve orada prensesi beklemeğe başladı. Prenses misafirlerini savdı. Odasına girerek, merdiven kapısını açtı ve mağaraya indi. Orada Diskardo'yu bulunca çok sevindi, ikisi oradan odaya geçtiler ve günün büyük bir kısmını orada neşe ile geçirdiler. Sonra aşklarını gizli tutmağa karar verdiklerinden delikanlı mağaraya indi. Prenses mağara kapısını kapatarak, öteki kadınların yanına gitti. Gece delikanlı ipten yine odaya girdi.

Ne çare ki kıskanç talih, sevgililerin sevincini mateme çevirdi. Tankred, bazen kızının odasına giderdi. Bir gün kızı bahçede gezerken, odasına girdi. Odanın pencereleri kapalı ve yatak örtüleri açılmış bularak bir köşeye oturdu. Ve orada uykuya daldı. Biraz sonra, prenses kadınlardan ayrılarak gizlice odasına girdi. Babasının orada olduğunu görmeden, mağara merdiveninin kapısını açtı ve adamı içeri aldı. Onların neşeli konuşmalarından Tankred uyandı, fakat susmayı tercih ederek, verdiği kararı sessizce icra etmeyi tercih etti. Tankred'den haberleri olmayan sevgililer uzun zaman beraber kaldıktan sonra kalktılar ve odadan çıktılar. Tankred ilerlemiş , yaşına rağmen pencereden bahçeye atlayarak odasına çıktı. Verdiği emir üzerine delikanlı ertesi gece yakalanarak Tankred'in huzuruna çıkarıldı. Prens, «Diskardo» dedi, «sana yaptığım iyiliklerin mukabelesi kızıma yaptığın ve gözümle gördüğüm hakaret ve rezalet mi olacaktı?»

DekameronWhere stories live. Discover now