2.

39.4K 2.6K 1.1K
                                    




2.

Hayatım hep yasaklarla doluydu.

Benim kendimi mutlu etmem yasaktı.

Babama ve abime karşı gelmem yasaktı. Son beş senedir, sınavlarım harici evden dışarı adım atmam yasaktı.

Her şey bana yasaktı.

Tek vasfım, emirleri yerine getirmekti.

Ve şimdi de o emirleri yerime getirmek için uyanmıştım, her zaman olduğu gibi. Ve o emirleri yerime getirirken bir de ağrıyan bileğim çıkmıştı başıma. Ağrıyan bileğimi ovuştururken babam ve abim için kahvaltı hazırlıyordum. Sabah saat yediydi aslında ama hava hala gece gibi karanlıktı.

Pencereden dışarı bakmak bile geri yatağıma dönmemi bağırıyordu ama kahvaltı hazırlamadan değil yatmak, tuvalete bile gitme şansım yoktu.

Çünkü bu bir emirdi. Benim görevim ise emirleri yerine getirmek.

Yemek hazırlarken ağrıyan bileğim bana pek yardımcı olmuyordu. Canım aşırı derecede çok ağrıyordu. Yemek hazırlam işini hemen bitirmem gerekti. Sonra eğer bulabilirsem bileğime krem sürmek istiyordum.

Bileğimi uyurken tikimin tutma riski olduğundan dolayı bağlamıştım gece. Normalde böyle bir şey yapmıyordum ama iki gece üst üste olunca ve o şiddetle kalbime vurup kendi kendimi uyandırınca başka çözüm bulamamıştım.

Bu, bileğimi bağlamış olmak, doktorların önerdiği bir şey değildi ama benim başka bir şansım yoktu.

Ne abim ne de babam benim ile yatmazlardı. Onlara kalsa benim ile aynı dünyada bile yaşamazlardı. Bu yüzden ben de böyle bir çözüm bulmuştum.

Ve sıkı bağlamış olduğumdan olsa gerek canım yanıyordu.

"Of, Melis, of! Hiçbir işimiz doğru olmayacak mı bizim?"

"Zaten sakattın şimdi de deli mi oldun başıma?"

Babamın sesi ile korkup bağırarak olduğum yerde sıçradım. Yüreğim ağzıma gelmişti.

"Ne bağırıyorsun sabah sabah? Çay koy bana, deli."

Babama hiçbir şey söylemedim.

Söyleyemezdim de zaten. Öyle bir hakkım yoktu. Sadece kafamı salladım ve ocağın başına geçtim.

İnce belli bir bardak çıkartıp babamın çayını doldurmaya başladım.

Babamdan korkuyordum. Hem de ölesiye korkuyordum. Hayatımda, babamdan daha çok korktuğum hiçbir kişi yoktu.

Ve korku bazen, tikimin varlığını göstermesine neden olabiliyordu. O yüzden şu an, içten içe tikimin tutmaması için dua ediyordum.

Tiklerim her zaman aynı olmuyordu.

Bazen duyduğum ya da söylediğim bir cümleyi sürekli tekrar ediyordum. Bazen ıslık çalıyordum. Bazen elim benim kontrolümden çıkıyordu. Bazen kafamı sürekli geri atıyordum. Bazen ise hepsi veya birden fazlasını aynı anda yaşıyordum.

Yani kısaca, tikimin tuttuğu anlarda ölmeyi dileyecek hallere gelebiliyorum.

Hayatımın son altı yılını bu hastalık ile geçiriyordum ve ne yazık ki bir tedavisi yoktu.

Ki olsaydı bile babamın benim için o kadar masrafa gireceğini düşünmüyordum.

Babam için, parasını harcayacağı kadar değerli biri değildim.

KARMAŞIKWhere stories live. Discover now