6.

47.6K 3.1K 968
                                    




6.

İnsanlar, sanki dünyaya bana karşı olmak için gelmişler gibi hissediyorum bazen. Tamam, bu çok saçma gibi duruyor. Çoğu insanın benim bu dünyadaki varlığımı dahi bilmediğini biliyorum ama yaşadıklarım, bana karşı kurulan cümleler ve sineye çekmek zorunda kaldığım davranışlar aklıma geldikçe bundan biraz daha emin oluyorum.

İnsanlar beni ezmek için varolmuşlar...

Ya da ben ezilmek, hor görülmek için bu dünyaya gönderilmişim sanki.

Varlığımın sebebi buymuş, insanların eğlence malzemesi benmişim gibi...

Şu an okulun bahçesindeki tüm bakışlar bile yeterdi, bu düşüncemi doğrulamaya. Hepsi bana bakıyorlardı ama meraktan değil. Daha çok bu salak buraya nereden geldi? dercesine bir bakış.

Hepsinde aynı aşağılayıcı ifade. Hepsinde aynı kibir. Hepsinde aynı kırıcılık.

Oysa hiçbir şey yapmadım. Sadece arabadan indim, anne ve babamla birlikte ikizimi bulmak için arka bahçeye yürüdüm ve sonrasında beni çağıran ikizime gülümsedim.

Gülümsememe mi gülüyorsunuz? Biliyorum, çok güzel bir gülümseme değil ama en azından gülümseyebiliyorum artık. Uzun süre gülümsemediğim için mi artık insanlara kötü geliyor?

Dişlerim temizdi. Beyazlardı. Yüzümde gülünecek bir şey yoktu. Kıyafetlerim de temizdi. Cansel Hanımım seçtiği kıyafetlerdi ve bence üstümdekiler çok güzeldi.

Neyimi beğenmediğiniz?

Daha yeni geldim. Bu okulun öğrencisi bile değilim. Sizi tanımıyorum bile ama artık bir şeyinizi biliyorum. Kibriniz...

Ama onlar benim hakkımda hiçbir şey bilmiyorlardı. Hiçbir şey bilmeden böyle davranıyorlardı. Bilselerdi, neler yaparlardı?

Hala bana bakan ve kafasına az önce top yiyen çocuğu ilk başta merak etsem de hala aynı pozisyonunda durup bana ve kolu omzumda duran Melih'e bakması rahatsız hissetmeme neden oluyordu. O kötü bir şey görmüş gibi bakmıyordu. Sadece dümdüz bakıyordu. Çok soğuk bakışları vardı.

Ama artık bakmasa olmaz mıydı?

Zaten herkes küçümser ifade ile bana baktığı için rahat edemiyordum, bir de o, her şeyimi inceleyip ruhumu görmek istermiş gibi bakarken daha da geriliyordum.

Sanki aldığım nefesten bile ne hissettiğimi anlayacakmış gibi hissettiriyordu bakışları.

Bakışlarına daha fazla tahammül edemeyeceğimi fark edince ve onun yüzğnden Melih'in dediklerine de kulak veremediğimi fark edince bir şeyler düşünmeye karar verdim. Cansel Hanım ve Selim Bey, beni Melih'in yanına bırakıp hem benim okul işimi konuşmak hem de Mete'ye bakmak için kocaman okul binasından içeri gireli yaklaşık on beş dakika olmuştu. Yani sanırım şu am hala konuşma devam ediyordu. Ne konuşuyorlardı? Okul müdür beni okula almayı kabul edecek miydi?

Normal şartlarda açık öğretimden tekrar örgün eğitime geçilmiyordu. Ama benim durumum farklı olduğundan, geri dönmeme izin verecekler miydi?

Gözlerim sürekli Melih'in kolundaki saate kayıyordu. Sürekli kolunu tutup saati kendime çeviriyordum. Melih bundan rahatsız mıydı bilmiyordum ama bir şeyler anlatmasına kulak asamadığım için mutsuz olduğu belliydi.

Ama ne yapabilirdim ki? Elimden gelen bir şey yoktu. Çok rahatsız hissediyordum. Kimse bana bakmasın istiyordum ama onlar sadece bakmakla kalmıyor, üstüne bana bakarak fısıldaşıyorlardı da...

KARMAŞIKWhere stories live. Discover now