9.

26.7K 2.1K 873
                                    




9.

Ailem var!

Benim, benim gibi babası ve abisi tarafından hiç sevilmeyen birinin artık bir ailesi var. Beni de seven birileri var. Bana da değer veren, varlığımın yok olmasını değil de hep var olmasını isteyen bir ailem var.

Beni de seviyorlar.

Ben de seviliyorum. Hem de çok seviliyorum ve bu sevgiyi, iliklerime kadar hissediyorum. Bir annenin, bir babanın, aynı karında büyüdüğüm ikizimin sevgisini hissediyorum. Bana, sanki bu dünya üzerindeki en önemli kişi benmişim gibi hissettirmelerine bayılıyorum.

Kendimi, gerçekten mutlu hissediyorum. Cansel Hanımın benimle en ufak iletişimde bile bu kadar heyecanlanıp mutlu olmasına bayılıyorum. Onun, yani bir annenin hissettirebileceği o duyguları hissetmeyi, şimdiden çok sevdiğimi hissediyorum.

Melih'in bana karşı olan yumuşak tavırları, ne olursa olsun yanımda olacağını belli eden tüm o sözleri ve tüm hareketleri, içimde çığlık çığlığa ağlama hissi uyandırsa da tamamen mutluluktan, biliyorum.

Ama en önemlisi Selim Bey. Onun, gözlerimin içine bakarken gözlerinde gördüğüm duygunun tarifini yapamıyorum. O, bu evdeki herkesten daha büyük bir sevgi ile yaklaşıyor bana, hissediyorum. Zaten nasıl hissedemem ki? O kadar büyük bir sevgisi var ve o sevgiyi o kadar belli ediyor ki onun yanında olduğum her an, yanaklarımın birer elma şekerine döndüğünü hissediyorum.

Ama biliyorum ki beni hala sevmeyenler de var. Biliyorum, hiç sevmeyecekler. Benim varlığım, onların canını sıkıyor. Bir anda ortaya çıkmamın onları hiç memnun etmediğinin de farkındayım.

Onları yok saymaya çalışıyorum. İlk buraya gelirken hissettiğim tüm o merak ve sevinç duygularını yok saymaya çalışıyorum.

Emre ve Emir'e karşı özellikle, her bir hareketlerinden sonra içimde oluşan kırılmayı yok saymak için çok uğraşıyorum.

Başaramıyorum...

Bir elimde telefon kutusu, diğer elimde kimliğim vardı. Artık gerçek bir Aker'dim ben. Ailem vardı. Bu ailenin hukuken de bir parçası olmuştum. Tek başıma değildim.

Artık onun, yani üvey babamın, kızı değildim. Artık Selim Bey, her şekilde babamdı.

Ve annem de vardı. Uzun zamandır olmayan annem de vardı artık.

Cansel Hanım mutlu gözlerle bakıyordu bana. Gözleri parlıyordu resmen. Mutluluktan olduğu belliydi. Ve bu beni mutlu ediyordu.

Selim Bey de ondan farklı değildi ki zaten. O da gülümseyerek bana bakıyordu.

"Alışmak senin için zor, özellikle de hala büyümeyi başaramamış abilerin yüzünden daha da zor hale geliyor, biliyoruz," duraksadı, Selim Bey. "Ama bizim her ne olursa olsun, öncelikli olarak seni dinleyeceğimizi hiçbir zaman unutma, olur mu, babam?"

Gülümseyebildim sadece. Dudaklarımı aralayıp konuşsam, çığlık ata ata ağlayacakmış gibi hissediyordum kendimi. Bu, tarif edilmesi zor gelen ama bir o kadar da herkese anlatmak istediğim bir andı.

Bir babam vardı. Beni seviyordu. Beni her şeyin ve herkesin önünde tutuyordu.

Bu ne kadar doğruydu bilmiyor ve ilgilenmiyordum. Belki de bu dedikleri, oğullarına hakaret gibiydi ama şu an için, bana o kadar hoş geliyordu ki ona sarılmak istiyordum.

Kendimi değerliymişim gibi hissetmeme neden olmuştu cümlesi.

"Ve inan bana, bebeğim," diye araya girdi, Cansel Hanım. "Şu an sana karşı önyargılı davranan abilerin ve Mete, çok ama çok kısa süre içinde pişman olacaklar."

KARMAŞIKNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ