KARMAŞIK

3.

3.

-Geçmiş

Aker ailesinin hayatı, son dört senedir berbattı. Yaşadıkları kayıp ile ev, geçmişteki halinden eser kalmayacak şekilde dağılmıştı.

Öncelerin, her tarafı kahkahalarla dolu evi, şimdi tamamen gözyaşlarına ev sahipliği yapıyordu.

Selim Aker işte, Kenan Aker ise yatılı okuldaydı. Evde yalnızca Cansel Aker vardı, çocukların başında durabilecek birisi olarak. Dört oğlu ile ilgilenmesi gerekiyordu.

Aslında ona yardımcı olan üç tane dadı da vardı ama Cansel, Selim'e bir şey demeden ve de farkında olmadan hepsine aynı gün için izin vermişti.

Bunu fark etmesi, Selim işe gittikten sonra dadılardan hiçbirinin gelmemesi ile olmuştu ve aradığında üçü de izinli olduklarını söylemişlerdi.

Şimdilerde, o dadılar olmadan çocuklarını bakamıyordu ama bugün yapabilecek başka bir şansı yoktu.

Normalde, küçük kızı Melis'i kaybetmeden önce, çocuklarına kendisi bakıyordu. Kimseden yardım almak istemediğini söyler, çocuklarının her şeyi ile kendi başına ilgilenirdi.

Ama şimdi öyle değildi.

Şu an çocuklarının sesine katlanamıyordu.

Emre ve Emir, büyük salonda kendi başlarına oyun oynuyorlardı. Onlar konusunda şikayetçi değildi ama en küçük oğlu Mete, çığlık çığlığa ağlıyor, onu duyan Melih de huzursuzluk çıkartıyordu.

Çıldırmak üzereydi. Ağlamak istiyordu.

Uzun zamandır zaten kendini bir anne gibi hissedemezken, şimdi daha da berbat bir ruh hali içindeydi. Kızını kaybedeli de çok olmamıştı ve küçük oğullarının sesleri, beynine işliyordu.

"Susun artık! Susun!"

Ağlıyordu.

Gözlerinden akan yaşlar görüş açısını kapatıyordu. Elleri ile sürekli yanaklarını siliyordu ama bu bir işe yaramıyordu.

Deli gibi ağlıyordu.

"Dayanamıyorum artık. Ben bu acıya dayanamıyorum artık. Ölmek istiyorum."

Annesinin ağlama sesi ile odaya gelen Emir, annesinin son cümlesini duyunca kısa bir şok yaşadı. Daha çok büyük sayılmazdı ama yine de, ölmenin de ölmeyi istemenin de kötü bir şey olduğunu biliyordu.

Annesi şimdi neden ölmek istiyordu?

"Ben kızımı istiyorum. Ona kavuşmak istiyorum. Dayanamıyorum artık."

Annesi hem ağlıyor hem de ölmekle alakalı cümleler kuruyordu. Emir ise ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Küçük erkek kardeşi Mete, hala ağlıyordu.

Mete'yi kucağına alırsa susar diye düşündü.

Annesi aslında kardeşlerini kucağına almasına izin vermiyordu ama şu an bir transa girmiş gibi, duvara bakarak ağlıyordu.