3. Bölüm: Eve Dönmek Her Zaman Eve Dönmek Değildir

30 9 20
                                    

iyi okumlar <3

BÖLÜM-3:

"özür dilerim yaptıklarımı değil yapmadıklarımı yazacaktım. özür dilerim. aslında bakarsan sonra devam etmeliyim çünkü henüz gerçekten ayılamadım. eve dönüşümde görüşürüz sevgili günlük"

şu an nereye gittiğini bilmediğim siyah bir minibüsün içinde, evden çıkmadan önce günlüğüme yazdığım bu satırları anımsadığımda bir kez daha anlamıştım bazı şeylere sonra devam edilemediğini

bir noktada gözlerimiz çok iyi görmeyi bırakıyor, işitmemiz eksiliyordu, kalbimiz çok sevmemeyi ders ediniyordu kendine. kalabalıklar yalnızlaşırken bir yalnız tesadüfen yalnızlığına son verip kendi kalabalığını bulabiliyordu. 

bazen istediğiniz saatte eve dönemiyordunuz, bazense evinizin konumu değişiyordu ve siz yeni konumu henüz ezbere dahi bilmemenize rağmen tüm benliğinizle eviniz edinip terk edemiyordunuz. 

elini tuttuğumuz tek bir şey vardı, kader.

kader sayesinde,

gördüğümüz görmediğimiz iplerle bağlıyız her bir yere. 

bir ipin kopuşunun verdiği acı diğerinin varlığını hatırlayana kadarken bir evin sunduğu kötü anılarsa siz evinizi değiştirene kadardır. 

eve dönmek her zaman eve dönmek değildir, tekrar hatırladım... 

kendi iç sorgulamam botanın konuşmasıyla bölündü

bu arada biz otelden kalabalıklara karışarak çıkmış, otele yakın bi yerden onların benim de binmemi ısrarla istedikleri siyah bir minibüse binmiştik.

"eee? anlatacak mısınız abi bana da neler olup bittiğini?" botanın sorduğu soruya ayazın cevap vermesini beklerken bi süre anlayamadığım konuşmalarına şahit oldum. 

"geleceğimizin haberini almış olmalılar. adamı bir şekilde öldürüp eline hard disk sıkıştırmışlar." dedi ayaz sıkıntıyla

botanın gözleri, içeride olduğu gibi bi süre beni süzerken aynı anda botanı inceleyen ayaza korktuğumu belli edercesine baktım. ayaz beni işaret ederek sordu

"aşık mı oldun kardeşim, hayırdır?" ayazın sorduğu patavatsız soruya botan gözlerini benden ayırmadan cevap verdi

"adamı onun öldürmediğini nereden biliyoruz?" dedi gözleriyle beni göstererek

ayaz yavaşça arkasına yaslanırken cevapladı

"o öldürmedi çünkü."

"nasıl bu kadar emin olabiliyorsun abi?" dedi botan gözlerini hışımla ayaza çevirdiğinde. 

"katili olduğun biriyle sohbet etmeye çalışır mısın botan? ondan yardım ister misin?" 

botan ustalıkla cevapladı

"psikopatsam neden olmasın? katiller de yarı psikopat değil midir zaten?" ayaz uzatmayarak konuştuğunda soruyu noktalamak istediği çok belliydi

"içeri girdiğimde yerde ölmüş bir şekilde yatan adama 'sen uyuyor musunuz siz?' diye soruyordu. sen söyle şimdi, katil o olabilir mi?" ayazın hatırlatmasıyla o dehşet anına tekrar gitmiştim


titreyen ellerim, vücudum, gözlerim, tüm bedenim bana gördüğüm şeyin gerçekliğini sorgulatmakla meşguldü o an. doğru görüyor olamazdım öyle değil mi? ayak ucumda henüz yeni fark ettiğim saç telleri biraz ötede hareketsiz, yüzüstü yatan o adama ait olamazdı. bu kırmızılıklar kan olamazdı. o adam ölmüş olamazdı öyle değil mi? ikimiz de bu odadaki havayı soluyabiliyor olmalıydık. bu odada aynı anda yer alıp farklı şekillerde duramazdık çünkü. durdurmazlardı. değil mi?

GİRİFTWhere stories live. Discover now