7. Bölüm: En Güzel Ödül Ve En Güçlü Ceza

17 2 15
                                    


GÜZEL OKUMALARR <3

BÖLÜM-7:

"aferin oğlum aynen o şekilde. karşısında durduğun hedeften yönün hiç titremeyecek. aynen şu an olduğu gibi." dedi isminin hulisi olduğunu henüz öğrendiğim orta yaşlardaki bu adam. ayaza atış talimine benzer bir şey yaptırıyor, ateş etmeden önce hedef nasıl alınırı gösteriyordu evlerinin yüksek ve büyük bu balkonunda

"ben de deneyebilir miyim?" diyerek güçsüz bir sesle atladım konuşmalarına ve ekledim 

"hedef almayı yani..." gözlerindeki şefkatle cevap verdi hulusi amca

"elbette deneyebilirsin. ayaz oğlum göstersin sana güzel kızım. öğrendiğin bir şeyi bir başkasına öğretebildiğin taktirde öğrenmişsin demektir hem. bakalım kendisi de öğrenebilmiş mi?" 

"ayıp ettin hulusi amca, ne zaman gösterdiğin bir şeyi tekte kapmadığımı gördün?" diye sordu bay ego bütün heybetiyle

bilgece gülümsedi hulusi amca

"duymasın ama, bazen botanla karışmış olabileceğinizi bile düşünüyorum evlat. özellikle askeri yetenek konusunda. o ne kadar ilgisizse bu konulara sen o kadar yatkınsın. hayret verici."

gülümsedim. hatta baya gülümsemenin kendisi oldum bu konuşmalarına. ayazın askeri becerilerinin, heybetli duruşunun beni bu denli gülümsetebilecek bir yanı yoktu oysa. tüm bunların öyle bir görevi yoktu

"uzaktan bakılarak öğrenilmiyor bu işler yürüyen edebiyat. sayfaların biraz yıpranması, yer yer kana bulanması gerekiyor. emin misin silah tutmak istediğine?" devirdiğim gözlerimin arkasından verdiğim cevabım netti

"tutmak değil, hedef almak istiyorum." diyerek düzelttim onu önce. sonra ise ekledim 

"ayrıca sayfaların ateşi, bıçağı, yara vereni her şeyden önce kalemlerdir. sayfaların silahı bizzat kalemlerin kendisidir. kalemi titremeyen birinin farklı bir suç aletine eli titrer mi sence?" çapkın bir gülüşle bakıyordu. ondan bir cevap beklemeden yönümü hulusi amcaya dönerek sordum

"boş konuşmalarla öğretilen bir şey olduğunu da düşünmüyorum ben bu işlerin hulusi amca. direkt işin ehlinden öğrensem daha iyi olmaz mı sence de?" hulusi amcanın yüzündeki vatan gülüşü ayaz ve benim aramda gidip gelirken henüz yeni doğan güneşin gözlerini kıstığı ayazdaydı benim gözlerim de. 

güneşten gözlerini kısmış, yarım bir gülüşle beni izliyordu. söylediklerimi dinleyen değil de izleyen insanlarla tanışmıştım bir günde. bu insanların başını çeken ise kesinlikle ayazdı. bakışlarla dinleme eylemini yapan sayılı insanlardan...

"gel de öğren o zaman işin ehlinden. ilk beş saniye içerisinde ellerinin titreyeceğine eminim. hulusi amcaya boşuna zaman kaybettirmeyelim di mi?" diye en gıcığından bir cevap verdiğinde ayaz, hulusi amca yüzündeki vatan gülüşünü bozmadan konuştu

"vakit kaybetmiyorum evlat. aksine, açık konuşmak gerekirse içeride botanın 'senin rütben neydi, hira soruyor' sorularına cevap vermektense burada size bir şeyler öğretmek daha keyif verici. ve gördüğüm kadarıyla ikiniz de iddialı, inatçı, hırslı gençlersiniz. bunu ayrı sevdim."

hulusi amcanın verdiği cevapla ayazın saçmalamalarını unuturken tıpış tıpış yanında bittim. ellerimi ellerinin arasındaki silaha uzattığımda bi süre bekledi. en sonunda gözlerimiz buluştuğunda yüzündeki 'emin misin' sorusunu umursamadan silahı çekiştirerek elinden aldım.

elinden çekiştirerek aldığım şeyin oyuncak bir silah olmadığını fark ettiğimde ise aynen ayazın dediği gibi oldu

dondum ve öylece kaldım. 

"elindeki zarar veren bir şey. ama sen onu bu doğrultuda kullanmayacaksın, sakin ol" diyerek usulca arkamdan bana doğru yaklaştı bunu gören ayaz ve ekledi

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 15 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

GİRİFTWhere stories live. Discover now