selam minik

549 67 35
                                    

"Chan hyuuung!"

Büyük olan kapıyı açar açmaz heyecanla üzerine atlamıştı sarışın beden. Chan aniden boynuna sarılan kollarla gülümseyerek ona karşılık verdikten sonra numaradan yüzünü buruşturup göğsünden ittirerek uzaklaştırmıştı kendinden Hyunjin'in bedenini.

"Hey!"

Hyunjin dudaklarını büzüp inadına üzerine doğru geldiğinde ise eliyle suratını tutmuş ve ikinci bir saldırıyı da bu şekilde savuşturmuştu.

"Şımarma hemen." Dedikten sonra omzunu patpatlamış ve gözleriyle salonu işaret etmişti.

"Geç hadi."

Hyunjin'in gelmesinin kısa süreceğini bildiğinden o gelene kadar zaten hazır olan malzemeleri tepsiye dizmiş ve kapı çalmadan hemen öncesinde de fırına vermişti.

"Ah! Yoruldum."

Küçük olan dil çıkarıp gösterdiği gibi salondaki kanepelerin birine hiç çekinmeden, ev sahibiymiş gibi, kendini attığında Chan da karşısında duran Minho'un kanepesine oturmuş, yan tarafında ufak elini ağzına sokup tatlı tatlı sesler çıkaran bebeği de kucağına aldıktan sonra tekrar çalan kapıyla ayaklanmıştı.

"Doğru yorulmuşşundur." Dedi hole doğru yürürken "Üç saat boyunca oturmak çok yorucu bir iş." Diye devam ederken kapı koluna asılmış ve gelen Jisung ve Felix'i karşılamıştı.

"Selam Hyung!"

"Selam minik."

Jisung Chana selam verip kucağında duran Minhonun tombul yanaklarından öperken Felix de Chan'ın sağ kalça yanağını avuçlamış ve büyüğünden ensesine, uyarı içeren bir tokat yemişti.

Karşılığında ise göz kırpıp güçlü bir öpücük fırlatmıştı.

Yönlendirmeye gerek duymadan ikisi de Hyunjin 'in yanına kurulmuşlardı.

Zaten çoğu zaman kendi evleri yerine burada olurlardı. Liseden beri bir alışkanlıktı bu. Ta o zamanlardan beri önemli bir şey olduğunda yada eğlenmek ve birlikte zaman geçirmek istediklerinde hepsi birden hyunglarının evinde toplanırlardı.

Chan da onlarla ilgili birçok anıyı sahiplenen bu evi kaybetmek istemediğinden taşınmamış ve gelenek devam etmişti. Şimdi ise küçük ailelerine dahil olan ufaklık için buradalardı.

"Jisung çek bacağını."

Chan, küçük kedi için bebek çantasına dönüştürdüğü bilgisayar çantasına ulaşabilmek için Jisung'un bacağını ittirmiş ve Hyunjin'in üzerinden eğilerek siyah kulba ulaştıktan sonra çantayla beraber bedenini geri çekti. Hyunjin'in ise gözleri kocaman açılmış bir şekilde hyungunun yer yer kızarmış boynuna ve çenesine takılmıştı.

"Oha hyung!"

Chan çantanın içinden kusmuk bezini çıkarıp kucağındaki bedenin çenesine götürürken sarışına kaşlarının tekini kaldırıp "Ne var?" diye sordu.

"Boynunu kim yedi senin?"

Hyunjin'in konuşmasıyla diğer ikisinin de bakışları Chanın boynuna dönerken büyük olan onlara göz devirmekle yetinmiş ve ufaklığın katlanmış gıdısındaki beyaz sıvıyı bezle temizlemişti.

"Bebişin önünde yapmadınız umarım."

Jisung abartılı bir şekilde elini ağzına götürüp şaşırmış gibi yaparken Felix Jisungu yumruklayarak saçma sapan sesler çıkarıyor Hyunjin de ağzı açık, kısık gözlerle kendisine bakan hyungunu izliyordu.

"Saçmalamayın uzun süredir kimseyle çıkmadığımı biliyorsunuz."

Hala kendisine gözlerini kırpıştırarak bakan üçlüye ikinci kez göz devirip kafasını çevirerek parmaklarını olmayan dişleriyle ısıran ufaklığı işaret etti.

take to heart, minchanWhere stories live. Discover now