benim kucuk kedim

574 63 205
                                    

Zaman atlaması! Lino 8 yaşında!

.

.

.

"Channie~"

"Channie hyuuuung~"

Minho sessizce fısıldıyordu Chan'ın kulağına. Okul için hazırlanması gerekiyordu ama büyüğü asla uyanmıyordu. Aslında ikisi her zaman olduğu gibi beraber uyuduklarından gece boyu Minho'nun deli uyuması, tekme ve yumruklar eşliğinde, Chan'ın uykusuz kalıp sabah da uyanamaması için yeterliydi.

Bir kez daha sarstı yavaşça yapılı bedenini. Uyanmasını bir yandan istiyor bir yandan istemiyor gibiydi. Uyumaya devam etmesini istiyordu çünkü Chan'ın geç vakte kadar uyuduğu sabahlarda Minho da onun göğsüne sokulup keyif yapmayı sever, hyungunun üzerine uzanıp nefes alış verişleriyle tekrar deliksiz ve huzurlu bir uykuya dalardı. Fakat bir yandan da okula gitmesi gerekiyordu ve bunun için de Chan'ın bir an önce uyanıp da kendisine yardım etmesine ihtiyacı vardı.

"Uyan hyuung~"

Chan'ın kaşlarını çatarak uyumaya devam etmesiyle Minho artık dayanamamış ve sinsi planını gerçekleştirmek için yavaşça yatağın üzerinde ayağa kalkmıştı. Hala uyanıp uyanmadığını teyit edebilmek için eğilip kısa parmaklarıyla omzunu dürttüğünde aldığı homurdanmayla hala uyuyor olduğuna kanaat getirmiş ve tekrar doğrulmuştu.

Yatağın yaylarını hafif hafif zıplayarak test etmiş, Chan'ın göğsünü hedef belirleyip içinden üçe kadar saydıktan sonra gözlerini diktiği bölgeye kendisini bırakmış, Chan'ın yerinde sıçrayarak uyanmasına sebep olmuştu.

"Tanrım!"

Chan panikle ne yapacağını şaşırmış Minho'nun düşeceğini düşünüp refleks olarak kollarını sımsıkı küçük çocuğa sarmış, gözlerini sımsıkı kapamıştı. Kalbi hızla atarken ince kollar da onun vücuduna dolanmış tatlı kıkırtılar kulağına çalınmıştı.

"Günaydın Channie~"

Yapılı kolların arasındayken heyecanla konuşan Minho ile Chan kapattığı göz kapaklarını tereddütle açmış, küçüğün zarar görmediğini anlayınca da derince bir nefes vermişti. Usulca ayrıldı ondan. Elini hızlı hızlı atan kalbine koymuştu.

"Beni korkuttun Minho."

Uykusundan bu şekilde uyanmaya pekala alışmış olsa da, ufaklık genelde onu uyandırmak için bu yolu tercih ediyordu, gece uyuyamadığından tam derin bir uykuya dalmışken bir anda üzerine atlayan otuz beş kiloluk ağırlıkla nefes nefese kalması normaldi öyle değil mi?

"Ama uyanmıyordun hyung." Suçlu fakat yaramaz ifadesiyle dudaklarını dişlerinin arasına kıstırmış ve kollarını arkasında bağlamıştı. Karşı taraftan herhangi bir cevap gelmeyince de udaklarını büzerek Chan'ın yanağına dudağına bastırdı küçük çocuk.

"Üzgünüm."

Chan bu özür öpücüğü sayesinde istemsizce gözleri kısılana kadar kadar gülümsemiş, yanaklarındaki derin çukurları gözüne sermişti. Ufaklık, onun gamzelerini görmesiyle ikinci kez dudaklarını büyüğünün yanağındaki çukurlardan birine bastırmış ve ellerinden birini tutarak kendisine doğru çekiştirmişti.

"Bana yemek yapar mısın?"

Chan ufaklığa gülümsemiş ve saate kısa bakış attıktan sonra onun tuttuğu elinden kendine çekmişti.

"Tabiiki bebeğim."

Kollarının arasında kaybolan bedene kocaman sarılmış, kıkırdayarak kucağından kaçmaya çalışan küçüğün yanağına sulu bir öpücük bırakıp çığlık atmasına sebep olmuştu. Minho kesinlikle sulu öpücüklerden hoşlanmıyordu.

take to heart, minchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin