23. BÖLÜM

5.2K 363 104
                                    

BİZ GELDİK.

NASILSINIZ?

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN.
.
.
.
.
.
.
.

~Eğer bilseydim ölümden sonra yaşam var, yine seni severdim.~

Bir elimle tepsiyi tutarken diğer elimle de odanın kapısını açmaya çalışıyordum. Pardon eksik söyledim. Kukuli'nin odasının kapısını açmaya çalışıyordum. Gece Eymen bayıldıktan sonra ben, Levent ve Ela apar topar Eymen'i hastaneye götürmüştük. Doktor gerekli tedavileri yapmış ve Eymen uyandıktan sonra bildiğiniz bizi kovmuştu. Sabah saat 06.52 de çıkışımızı yapıp eve gelmiştik.
Geldiğimizde herkes uyuduğu için diğerleri de his ses etmeden evlerine dağılmıştı. Şey.. Daha çok Levent bizim eve gitmiş bende Makbuşlar'a gelmiştim. Kukuli ve Ela kendi odasına geçmiş ben de mutfağa gitmiş ve kahvaltı hazırlamıştım. Bu arada kimse benim şu anda burada olduğumu bilmiyordu. Herkes Kukuli'yi odasına bıraktıktan sonra gittiğimi sanıyordu. Ama sürpriz ben buradaydı ve onlar uyurken kahvaltı bile hazırlamıştım. Ela ve Makbuş zaten yol yorgunuydular bu yüzden bu kadar uyumalarını normal karşılıyordum ki Ela zaten hastanede de uyku ve uyanıklık arasında gidip geliyordu garibim. Neyse işte şimdi de kahvaltıyı hazırlamış ve Kukuli için kahvaltısını odasına getirmiştim çünkü daha kimse uyanmamıştı ve onları bekleyene kadar Kukuli'nin ilaç saati geçecekti. En sonunda kapıyı açıp içeriye girdiğimde ben yatakta uzanmış bir şekilde Kukuli'yi görmeyi beklerken kendisi masa başında oturmuş önündeki dosyaları inceliyordu.
Kendine gel oğlum daha akşam silahla vuruldun. Neyin havası lan bu? Pardon neyin iş aşkı lan bu?

Benim geldiğimi fark ettiğinde dosyaların ağzını kapatıp ayağa kalkarak yanıma gelmiş ve tam önümde durmuştu. Sanki hiç yaralanmamış gibi yürümesine hayret etmiştim doğrusu. Canı hiç mi acımıyordu bu adamın?
Önce elimdeki tepsiye ardından yüzme baktı. Göz altları hafif şişmiş, gözleri de uykusuzluktan kızarmıştı. Doktorun söylediğine göre uykusuzluk ve yorgunluktan bayılmıştı. Sahi kaç gündür adam akıllı uyumuyordu bu adam? Ve ben nasıl bunu fark etmemiştim?

"Sen gitmemişmiydin?"

Sorduğu soruya hiç ses çıkartmadan sadece başımla onayladım onu. Nedensizce şu anda konuşmak istemiyordum. Daha çok sessiz olmak istiyordum. Bu da benim uykusuz olmamdan kaynaklanıyordu. Sabahladığım zamanlarda çok sessiz olurdum ve en ufak gürültüye tahammülüm olmazdı.

"Peki. Benim için mi kaldın yoksa kendini suçlu hissettiğin için mi?"

Ben suçlu falan değildim. Ben mi dedim gel beni dansa kaldır? Yioo. Dedeme de gel Eymen'i silahla vur demediğime göre burada bulunan suçlu ben değildim.
Bu sorusunu gözlerimle kendisini işaret ederek cevapladım. Ne demek istediğimi anlamış olmalıydı ki hafifçe gülümsedi.

"Hmm.. Demek tıp oyunu oynuyoruz ha? Tamam o zaman bende tıp yapacağım. Ama kazanan kaybedenin bir istediğini yerine getirecek. Tamam mı?"

İlk birkaç saniye anlamsızca ona baksam da sonradan hafifçe gülümseyip başımla onu onayladım.
Aldığı cevapla o da benim gibi hafifçe gülümsedi.

"O zaman.. Bir, iki, üç. Tıp."

Hiçbir şey yapamadan elimdeki tepsiyi alıp yatağının yanında bulunana komidinin üzerine yerleştirdikten sonra yatağına oturdu. Yanımdaki boş yeri işaret ettiğinde sessiz adımlarla yanında ki boş yere oturdum.

Benim oturmamla çatalı eline alıp zeytinlerden birine bastırıp bana uzattığında başımı olumsuz anlamda salladığımda kaşlarını hafifçe çatıp zeytini ağzıma doğru uzattı. Daha fazla ısrarcı olmamak adına zeytini ısırıp çektikten sonra çiğnemeye başladım. Elindeki çatalı bana uzattığında elinden tutup aldım. Daha sonra biraz eğilerek komidinin arka köşesinden tutarak ikimizin önüne doğru çekerek getirmişti.

SEVDA BÜYÜSÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin