26. BÖLÜM

2.5K 245 145
                                    

Holla ben geldim. 🦋

Nasılsınız? 🌸

Oy verdiyseniz bölüme geçebiliriz. ✨

Bu arada lütfen son iki bölümü 300 oya tamamlar mısınız? 😔

Lütfen oy vermeyi unutmayın. 🥺🥺

~Çünkü yansımalar birer yalandan ibarettir.~

Hani olur ya bazen her şeyden soyutlanıp derin düşüncelere dalarız, hatta bazen bir şey bile düşünmez öylece bakarız bir yerlere.
Sonra bir ses bizi tekrardan o belirsizliğin içinden alıp çıkartıp tekrardan gerçek hayata döndürür. İşte bende şu anda bu durumu yaşıyorum.
İçinde bulunduğum kalabalıktan tamamen soyutlanmış bir şekilde elindeki oyuncağıyla oynamakta olan küçük kıza bakıyordum. İki yandan toplanmış kıvır kıvır saçları pembe çiçekli tokalarla sıkıca toparlamış, üzerine aynı şekilde pembe, çiçekli şort bir tulum giydirilmişti. Mavi mavi gözleriyle saf bir şekilde arada bir etrafına bakınıyor kendisine gülümseyen kişiyi görünce utanıp tekrardan oyuncağıyla oynamaya devam ediyordu. Şimdiyse birazcık bile olsa bize alışmış her şeyden bir haber masum bir şekilde oyuncağıyla oynuyor babasının dibinden bir kez olsun ayrılmıyorsun. Birkaç kez Eymen'e gülümsemekten başka bir şey yapmamıştı.
Koca salonda tek bir ses bile çıkmıyor herkes sessizce küçük kıza ve babasına anlamsız bir şekilde bakıp duruyordu.

Gözlerim sinirden dolayı dizleri titremekte olan Levent'e kaydığında içten içe sinirlenmesine hak veriyordum ama eğer bunu dile getirirsem benden alacağı destekle kavga çıkaracağını biliyordum.
Hep böyle olmuştur zaten, Meriç abim  ve Levent ne zaman birbirlerini sinirlendirecek bir şey yapsalar, bir birileriyle kavga edebilmek için birilerinin kendilerine hak vermelerini beklerdiler. Zamanla bu her ne kadar tartışmaya dönüşse de şu anki durum birazcık farklıydı.
Daha fazla bu sessizliğe katlanmak istemediğim için kucağımda olan Juju'yu sıkıca tutup ayağa kalktım. Bakışlar bana döndüğünde hiçbirini umursamayıp mutfağa doğru ilerledim.
Bir bardak soğuk suyun bana çok iyi geleceğinden emindim.
Mutfağa girdiğimde ne zamandan beri tuttuğumu bilmediğim  nefesi bırakıp buz dolabına yöneldim. Bir an önce evden çıkıp Rod'a planladığımız aktiviteleri yapmak istesem de malesef bu pek mümkün görünmüyordu.
Rod'a çok ayıp olmuştu. Buraya geldiğinden beri beraber şehri gezememiş hep evde kalmıştık.
Gerçi ben de sadece bir gün çıkabildim o da Kukuli beyin beni tutuklanmasından dolayıydı ama olsun.

Kucağımda uslu uslu durmakta olan Juju'yu tezgahın üzerine bırakıp buzdolabının kapağını açarak dolabın içine kısa bir göz attım.
Bana ait olan su şişesini bulduğumda şişeyi kafama dikip yarıladığım esnada mutfağa giren kişiyi görmek için arkamı döndüğümde görüş alanıma giren kişiyle içtiğim su boğazıma takılmıştı.

Bu kadar çabuk yüzleşeceğimizi beklemiyordum. İlk önce dedemle konuşacağını düşünmüştüm oysa.
Panike yanıma doğru yaklaştığında elimle onun olduğu yerde durmasını işaret etmiş ve olduğu yerde kalmasını sağlamıştım.
Yanıma gelirse şişeyi kafasında kırmaktan korkuyordum çünkü. Gerçi hak ediyordu ama olsun sonuçta hâlâ o benim Meriç abimdi.
Öksürüğüm geçtiğinde rahat bir nefes verip elimdeki şişeyi dolaba yerleştirdim. Şu anda ona karşı nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum ama eskisi gibi davranacağımı sanmıyordum.
O bizden iki yıl boyunca kızını gizlemişti. Bizden uzak durmayı tercih etmiş bizi tamamen hiçe saymıştı.

"Bana kızgın olduğunu biliyorum ama lütfen beni dinle."

Juju'yu elime alıp kapıya yöneldiğimde önüme geçerek çıkmama engel olmuştu. Umursamayıp sağ tarafa geçtiğim esnada yine önüme geçmişti.
Çıkmama izin vermeyeceğini anladığımda durup bakışlarımı Juju'ya çevirdim. Onunla konuşmak istemiyordum çünkü kendimi tutamayıp kriz geçirmekten çok korkuyordum.
Daha bu gün bir krizin eşiğinden dönmüşken tekrardan aynı duruma düşmek istemiyordum.

SEVDA BÜYÜSÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin