xxx

479 54 93
                                    

oy, yorum❤🙏

******************************

jeongin

bütün evi toparlamış, kapının eşiğinde yerimde duramayarak hyunjin'i bekliyordum. bitmek bilmez enayiliğim ve asla kin tutamama huyum sayesinde en sonunda hep hyunjin için heyecandan elim ayağıma dolaşmış bir şekilde buluyorum kendimi. bir kere asla vazgeçemiyordum ondan. çokça kez denedim unutmayı; yeri geldi engelledim sebepsiz yere, yeri geldi okula bile gitmedim, yeri geldi hayatıma başkalarını almayı denedim fakat olmadı. hyunjin benim hayatımın bir parçası, rutinim hâline gelmiş bir alışkanlık âdeta onu düşünmek. özellikle gözlerinin içine baktığımda liseden beri olduğu gibi gibi kalan, asla eksilmeyen çocuksu bir heyecan oluşuyor içimde. mesajlaşırken ağırdan alıp yüz yüze geldiğimizde dayanamamamın temel sebebi bu. çok güzeldi; her hareketiyle, her zaman. karşıma geçtiği zaman geçmişi bir kenara bırakıp ona, onun gözlerine odaklanıp o anı ve ondan sonrasını yaşamak istiyorum. zaten baştan affetmiştim onu, karşıma geçip içimi ısıtan gülümsemesiyle benimle konuşmaya çalıştığı zaman.

yine içimdeki neşeyle hülyalara dalmışken zil sesiyle irkildim. telaşlı bir vaziyette kapı dürbününden baktım ve gördüm sarışını. dudaklarını birbirine bastırmış, ellerini arkasında birleştirmiş, tek ayağını yere çarpıp duruyordu. onun da bu denli heyecanlı gözükmesi sevindirdi beni.

kapının başında beklediğim belli olmasın diye biraz bekleyip geç açtım kapıyı. bir süre sonra yavaşça aralayıp oluşan boşluktan baktım sanki o olduğunu bilmiyormuş gibi. gözlerimi görmesiyle yüzünde bir gülümseme oluştu.

kapıyı sonuna kadar açınca sırıtmamaya dikkat ederek küçük bir tebessümle "hoşgeldin." dedim.

"hoşbuldum!"

yaklaşıp yanaklarıma hızlı birer öpücük kondurup geri çekildi ve yanağımdan çocukmuşum gibi makas aldı gözleri kısılıncaya kadar gülerken.

"çok susadım!! su var mı?"

"yok bizim evde su."

saçma sorusuna gülerek cevap verdiğimde o da dalga geçerek "su ver bana!" dedi.

"var mı başka emrin?"

"hanım, bana bi su!"

tchlarayak göz devirdim ve daha fazla uğraşmanın lüzumsuz olduğunu düşünerek mutfaktan su getirdim ona.

"yürü yukarıda iç."

"odan yukarıda mıydı? girişi gördüm ben sadece. baban içeri buyur etmedi bile bizi. sinir adam, neyse..."

o merdivenlerden söylene söylene çıkarken arkasından yolu gösterdim ben de. kapıyı açıp beyaz ağırlıklı, pek de gösterişi olmayan sade odamda gezdirdi gözlerini. yatağıma bıraktı kendini. sonra bakışları masamda kaldı. uzun süre çekmedi, geniş bir sırıtış belirdi yüzünde. neye böyle güldüğünü merak edip kaşlarımı çatarak masama baktığımda hyunjin'in dün bana verdiği çiçeklere baktığını farkettim. ben de kendimi tutamayıp gülümsemeye başladım hyunjin'e bakarken. belirtmişimdir, böyle ufacık detayları beni yumuş yumuş ediyor ve daha çok aşık oluyorum herife.

"bir an atacağına gerçekten inanmıştım." dedi çiçekleri kastederek.

"deli misin, nasıl kıyayım bunlara?"

entrancing / hyuninWhere stories live. Discover now