17

2.3K 177 36
                                    

Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın iyi okumalar🩸🩺

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın iyi okumalar🩸🩺

Rüya'nın Rüzgar için söylediği şeyden sonra bizi evin arkasındaki kulübe gibi olan yere getirmişlerdi. Rüzgar haliyle tedirgin olduğu için arkamda durmuş, birkaç parmağını parmaklarıma dolamıştı. Bir yandan da içeriye göz gezdiriyordu. 

Duvarda asılı birkaç raf, raflarda ve dağınık yuvarlak masada bulunan kitaplar ve duvarlarda asılı bize anlamsız gelen birkaç şeye baktı.

"Niye getirdin bizi buraya?"

Rüya yuvarlak masanın üstündekileri duvardaki raflara koyarken bana döndü.

"Annem. Sağ olsaydı zaten birkaç hafta sonra size anlatacağı şeyi anlatmaya."

"Neden birkaç hafta sonra?"

"150 yaşına gireceksin çünkü. Arslan'da çoktan 150 oldu. Birce zaten ortada yoktu."

En sonunda masayı toplamayı bitirip bir tane haritaya benze bir şey serdi. 

"Firuze teyze ölmeden birkaç yıl önce. Birce'nin annesi Meltem ,Arslan'ın annesi Nergis teyze ve senin annen. Annemden bir şey için yardım istemişler." 

Masanın üzerine serdiği şeyin üstüne renkli birkaç taş koydu. 

"Birce o zamanlar başını çok belaya soktuğu için Meltem teyze korkuyormuş. Diğerleri de onun gibi endişelenmiş. Bu yüzden size ruh eşleri atamaya karar vermişler."

"Ruh eşi mi?"

"Evet. Ruh eşi. Ruh eşi diyince hemen aşk gelmesin aklınıza. İlla birbirine aşık olmak zorunda değiller. Yani kimse kimseye büyü ile aşık olmuyor. Zaten öyle bir büyü yok."

Rüzgar arkamdan çıkarak tam yanımda durdu ve "O zaman ne işe yarıyor bu ruh eşi?" diye sordu.

"Pars ruh eşiyle yan yanayken daha güçlü olacak. Bütün güçlerini olduğundan daha iyi kullanabilecek. Ruh eşlerinin kim olduklarını ya da olacaklarını onlarda bilmiyorlardı. Tek şartları insan olmasıydı. Çünkü başka bir doğaüstü biri sizin güçlerinizi almak için sizi öldürebilirdi."

Göz ucuyla Rüzgar'a baktım. Aslında bazı soru işaretlerinin cevabı gibiydi anlattıkları.

"Rüzgar'ın o olduğunu nasıl anladın? Belki de değil?"

"Bu dediğini hakaret sayarım. Riya bunları bilseydi o da görür görmez anlardı sizin ruh eşi olduğunuzu. Cadıyım ben hissederim."

Rüya'nın ukala tavrıyla gözlerimi devirdim. Sesli bir şekilde nefes alıp önümdeki sandalyeye oturdum. Benim bile aklım karışmışken Rüzgar'ın nasıl olduğunu tahmin bile edemiyorum. 

"Peki. Ruh eşinin hiç mi bir özelliği yok? Yani öylece mi seçilmişim?"

"Hayır. Senin zor durumda olman ve Pars'a ihtiyacın olması gerekiyor. Doğduğun gün büyük ihitmalle Pars'ın en savunmasız olduğu gün. Yani Firuze teyzenin öldüğü gün. Pars'ında seni gördüğü zaman da senin ona en ihtiyacın olduğu zamandır."

Rüzgar'ın sorusuna Riya cevap verdi. 

"Ne zaman tanıştınız?"

Riya sorana kadar Rüzgar'ı ilk ne zaman gördüğümü hatırlamadığımı fark etmemiştim. Son birkaç ayın dışında Rüzgar'la ilgili bir anım yoktu. Diğer asistanlardan farklı değildi ki benim için.

"İki yıl önce. Ben Pars'ın doktorluk yaptığı hastanede asistan doktor olarak işe başladığımda. Ama birkaç ay öncesine kadar Pars'la konuşmuşluğum yoktu. Ki kendisi çok sert bir hoca. Yanına yaklaşılmıyordu."

"Pars, senin Rüzgar'la ilgili hatırladığın ilk anın hangisi?"

Rüya'nın sorusuyla bir az düşünmem gerekti. Doktorlar odasından daha öncesinden bir anı hatırladığımda Rüzgar'a döndüm.

"Hastane bahçesinin bankında tek başına oturmuş yıldızları izliyordu. Uzaktaydım ama ağladığına emindim. Yanına gitmedim çünkü.. Ona yardım edemeyeceğimi düşünmüştüm."

"Babamların beni bulduğu gün."

O an aklıma gelen şeyle bakışlarımı Rüzgar'dan çekip Rüya'ya baktım.

"Benim Rüzgar'dan beslenebilmemin bununla bir alakası var mı?"

Riya şok içinde "Sen insandan beslenebiliyor musun?" dedi.

"Sadece Rüzgar'dan."

"Onunla ilgili bir şey dememişti annem. Ama bunca zamandır insanlara yaklaşamıyorken ruh eşine yaklaşabilmen mantıklı geliyor."

"Sizden başka bu ruh eşi olayını bilen var mı?"

"Hayır yok."

"Bundan sonra da olmasın. Öğrenenler Rüzgar'a zarar vermek isteyebilirler."

"Tamam."

Yerimden kalkıp Rüzgar'ın elini tuttum. Kapıdan çıkmadan önce onlara döndüm.

"Peki, Arslan ve Birce buldular mı ruh eşlerini?"

"Annem, hepinizin bulduğunu söylemişti."

"Birkan mı Birce'nin ki?"

Rüzgar'ın sorusuyla ikili afallamıştı.

"Hangi Birkan. Güner olan mı?"

"Evet. O olduğunu sanmıyorum ama. Avcı o ne de olsa. Yapmazlar. Değil mi?"

İki kardeşde beni olumlayacaklarmış gibi durmadığı için sıkıntılı bir nefes aldım. Kim kızını korumak isterken onu bir avıcın eline atardı ki?

"Çok mantıksız."

"Değil. O da bir insan sonuçta."

Riya araya girerek "Belki de değildir. Emin olmadan bir şey diyemeyiz." dedi.

İkisi de sinirlerimi bozmaya başladığı için kulübenin dışına çıktım. Tabi Rüzgar'ı da çıkardım.

"Birkan kötü biri değil."

"Senin için olmayabilir. Ama bizim için öyle güzelim."

"Eğer ruh eşilerse Birce'ye zarar vermez."

"Umarım vermez."

Uzanıp iki elimi birden tuttu. Kocaman gülümseyerek gamzelerini ortaya çıkardı.

"Ruh eşin olarak seçilmesem bile bence ben yine de senin ruh eşin olurdum."

Eğilip gamzesinden öptüm. Biraz daha aşağıya kayıp boynumdan da öptüm. Kafamı kaldırarak gözlerine baktım.

"Korkmuyor musun?"

"Yanımda sen varken herhangi bir şeyden korkamam."

Öpüldünüzzz ❤️‍🔥

Bir dahaki bölümde görüşmek üzere minik kaplumbağalarım 🤍🐢

Doktor // bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin