BÖLÜM 16 ɸ uyku, tatlı ve kahve

81 7 2
                                    

BÖLÜM 16 ɸ uyku tatlı ve kahve

Uykuya dalmak için gerçekleştirdiği birkaç başarısız çalışmanın ardında pes edip tekmeleyerek yorganını üzerinden attı. Uzanıp kenardaki sabahlığını üzerine geçirdi. Çıplak ayakları ılık parke zeminle buluşup minik sessiz adımlarla odayı arşınlayıp önce sessiz koridora ardından da merdivenleri takip ederek kendini mutfağa attı. Bahçe aydınlatmalarının da yardımıyla çekmecelerden bir tatlı kaşığı alıp kendini dolabın önünde durdu. İki kapıyı da eş zamanlı açtığında biraz sonra ödülüne kavuşacak olmanın heyecanını yaşayan gözleri hızlı bir şekilde dolabın içindekileri tararken radarına takılan çikolatalı magnolialardan iki kavanoz almak için kaşığı ağzına attı ve parmakları soğuk yüzeyle buluştuğunda kapalı dudaklarından bir mutluluk nidası döküldü. Kalçasının yardımıyla dolabın kapaklarını kapatıp keyifle tatlılarını yemek için ada tezgaha yönelmişti ki aydınlanan mutfakla birlikte donakaldı.

Saatlerdir yatakta dönüp durduğu için kuş yuvasına dönen saçları, ağzına sıkıştırdığı kaşık, her iki avucunda birer tatlı kavanozu ve şaşkın bakışlarıyla basılan küçük kız çocuğu Okyanus Kale o an için basılmayı en son istediği insan tarafından sobelenmişti.

"Sancak?" İsmini boğuk ve neredeyse anlaşılmaz bir şekilde duyan adamın kaşları çatıldı. Genç kıza doğru yaklaşmaya başlarken bir yandan gözleri hızlı bir taramayla kızın bedenini kontrol etti. Gözleri Okyanus'un giydiği, neredeyse dizlerine ulaşan sabahlıkta biraz daha uzun kaldı. Okyanus için ağır çekimle ilerleyen saniyelerin ardından dudaklarının arasındaki kaşıkla sağ elindeki kavanozun alınması onu kendine getirdi. Sancak'ın tatlısına el koymasına bir an için tepki vermezken homurdanıp diğer elindeki kavanozu bir çocuk gibi göğsüne yaklaştırıp başka bir kaşık kaptı. Tezgahın diğer tarafına dolandı ve Sancak'a en uzak köşeye oturup tatlısının keyfini sürmeye başladı.

"Sabahlığın altına bir şeyler giydin mi yoksa endişelenmeli miyim?"

Dakikaları kovalayan sessizliğin bozulmasıyla kaşları çatıldı. "Tatlım güzel miydi bari?"

Sancak yarım ağızla gülümseyip kızın gözlerinin içine baka baka büyük bir kaşık daha alırken Okyanus'un kızaran yüzünden daha çok haz aldığı bir gerçekti. "Okyanus?"

Okyanus iki kaşık daha alıp kavanozu yarıladıktan sonra kaşları hala çatık bir şekilde Sancak'a baktı. Doğru düzgün odaklanamadığı için tatlısı da boşa gitmişti. "Şimdiden anlaşalım Sancak. Benden suyumu, kahvemi ve tatlımı alma. Diğer konularda biraz müsamaha gösterebilirim ama bu üçü kırmızıçizgim! Geçen gün de kahveme sulanmıştın zaten..." Sancak biraz daha keyiflenirken dudakları arasında kaşığı çevirdi. Okyanus'un dudakları arasından aldığı kaşığı... Bu gerçeklik tekrar aklına düştüğünde bir sonrakini getirmek zor olmadı. Saatler önce keşfettiği ağzın ılık tadı damağındaydı. Dahası çok değil, günler önce bedenleri birbirine karışmıştı. Gözleri Okyanus'un sosa bulanan dudaklarına kaydığında kızın hızlı hızlı bir şeyler söylediği ayrımına vardı ancak ne dediğini dinlemeyecek kadar aklı başından uçmuştu. Sonunda ondan bir cevap beklediğini belirten Okyanus'a mırıldanarak bir şeyler demiş ve ne hakkında olduğunu bilmeden söz vermişti.

Okyanus ise birkaç saniyenin ardından kendisinin bile hatırlamadığı jet hızındaki nutuğunun ardından biraz daha rahatlamış bir şekilde tatlı kavanozuna geri dönmüş ve bir öncekinden daha büyük bir iştahla kavanozun kalanını mideye indirmişti. Dudağının kenarına bulaşan çikolata ve meyve soslarını yalayarak boşa gitmesini engelledikten sonra bulaşıklarını makineye bırakıp çıkışa yöneldi.

"Okyanus,"

Sancak'ın bariton sesi ve uzun adımlarıyla ona yaklaşması kalbini pır pır ettirirken ve hazır tatlı krizini de atlatmışken bir kez daha yüzünü ateş bastı. Avuçları terledi. Onları üzerine silmemek için kendini tuttu.

ISIRIK SERİSİ ||EMANET||Donde viven las historias. Descúbrelo ahora