BÖLÜM 17 ɸ cevahir

52 4 0
                                    

BÖLÜM 17 ɸ cevahir

            Bildiği bir şey varsa bu boncuk gözlülerin feci bir baş ağrısı sebebi olmalarıydı.

            Bir önceki gece pek de iyi bir uyku çekemeyen bünyesi üstüne Sare Dağlı'nın uyandırma servisi eklenince alarm veriyordu. Tek gözü açıkken üstüne çektiği yorganı olduğu yerde tutmakta zorlandığında bedeni daha sıcak bir ısı kaynağı buldu. Biraz daha sert ama kalbi atan... Sancak'ın çıplak gövdesi!

            Anlaşılan kendi geceliğini sağa sola savurduğu yetmiyormuş gibi Sancak'ı da soymuştu. Pekala, Sancak kendi de soyunmuş olabilirdi? Belki gece minik bir kaçamak... Hafızasını hızlıca yokladı, bir şey bulamadı.

            Anne oğulun konuşmasına odaklanmaya çalışsa da başı fena ağrıyordu. Sare yengesi üst perdeden konuşurdu, anlaşılan damarına basılan Sancak da annesinden aşağı kalmıyordu.

            Beni sevme tamam mı, Sancak?

            Bir önceki gecenin anıları aklına sokulurken Sancak'a doğru kaykılan bedeni zınk diye havalandı. Yorganı üstünden kayar gibi olurken sarılıp sarmalandığını hissetti. Göz ucuyla baktığında yarı çıplak yatakta onunla değilmiş gibi annesinin inadına ters düşen Sancak'a baktı.

            Ben çok kolay bağlanırım Sancak. Sevgi açlığı var bende. Biliyorum, tanıyorum kendimi. Hemen kaptırıveririm sana da gönlümü. Sen benden güçlüsün Sancak. Beni seveyim falan deme, tamam mı?

"... İki yetişkin olarak hayatımıza gereğinden fazla müdahil oldunuz zaten. Karışmadığın bir yatak odam kalmıştı, pes!"

Sakarım ben, evden kaçarım, başımı belaya sokarım. Babam bile anlamadı bu yaşa nasıl gelebildiğimi. Ama bencilim de. Hayatıma giriş şeklinden nefret ediyorum ama çok güzel dokundun. Bundan mahrum kalmak istemiyorum.

"Yatak odammış! Peh! Ne yatağı ne odasından bahsediyorsun? Asım sizi şu halde gördüğünde ne olacak söyleyeyim mi?"

Ama olur da gidersem benim ardımda kırılmanı da istemiyorum. Söz ver bana Sancak, ya bu evliliği iptal edecek ve beni mutsuz edeceksin ya da seni hayatıma almama izin verecek ama beni sevmeyeceksin. Tamam mı? Söz ver.

"Sare yenge, çık dışarı."

Okyanus'un bir sisin ardındanmış gibi gelen sesi birbirleriyle üstünlük savaşına giren anne oğulun düellosunu bıçak gibi kesti. "Burada olmaya hakkın yok."

Eşiğin diğer ucundan olanları dinlemekle yetinen Demir dudaklarını ısırdı. Karısını biraz olsun tanıyorsa Sare kolay kolay teselli bulmayacaktı. Kadının beyaz teni allanıp pullanırken elleri beline gitti. "Okyanus'cuğum, burası benim evim. Elbette istediğim köşesinde olmaya hakkım var."

Okyanus başını salladı. Sessiz bir şekilde onu gözleyen Sancak'a şöyle bir baktı. Onu bu şekilde çıplak görmek yaklaşan mensi ve logaritmik artan hormonlarını da hesaba katınca zarar oldu. Başını hafifçe sallayarak onayladı onu.

"Haklısın, çok haklısın." Sakin çıkan sesi bir haberciydi aslında. Yalnızca anlamayı istemek gerekirdi. "Seni de en az diğer yengelerim kadar severim biliyorsun değil mi, Sare yenge?"

Onun bu beklenmedik sorusuyla şaşıran Sare afalladı. Sonra kulağını tırmalayan o şeyi fark etti. "Hala mı yenge ama Okyanus'cuğum?"

Okyanus donuk gözleriyle tatlı tatlı gülümsedi. "Hala ve sonsuza kadar Sare yenge. Şimdi müsaade edersen," eliyle kapıyı gösterdi. "Giyinmek istiyorum. Tabii oğlunun bedenime ne yaptığını görmek istiyorsan kalabilirsin de."

ISIRIK SERİSİ ||EMANET||Where stories live. Discover now