3. BÖLÜM - ATEŞ VE BUZ

299 36 58
                                    

Merhaba sevgili okuyucum💖
İyi okumalar diliyorum. Lütfen oy vermeyi unutma☀️🌙✨



    "Nasıl buraya gelebildiniz?" diye sordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Nasıl buraya gelebildiniz?" diye sordum.

"Kanıyorsun," dedi Elio. Eliyle nazikçe bacağımdaki yaraya dokununca inledim. "Özür dilerim," dedi telaşla. "Oturalım mı?" dedi izin istercesine. Onu başımla onayladım. Ancak hareket ettiği zaman sırtımdaki açık yara beni kavrayan kollarına temas etti. Çok az bir temas bile olsa canım delicesine yanmıştı. Ağzımdan bir çığlık kaçarken Elio ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Elio'nun boynuna doladığım sağlam taraftaki elimi sırtıma götürme gereği duydum. Sırtıma binen yükün üzerine bir de ikinci bir yara açılmıştı. Vücudum sızım sızım sızlarken her şeyin hatırlatıcısıymış gibi diğer kürek kemiğimin de sızladığını hissettim. Elio zaman kaybetmeden beni yatağa götürdü.

Yatağa otururken kendimi iyileştirmeyi denedim. Ancak o kadar bitkindim ki bunu bir türlü başaramadım. Elio elime uzandı. Gözlerini kapattı. Bir süre odaklandıktan sonra gözle görünen kırmızı, alevlere benzer aurası bana doğru akmaya başladı. Enerjisini benimle paylaşırken kendimi daha iyi hissetmeye başladım fakat tam olarak kendime gelemedim. Yine de kendime şifa olmaya çalıştım. Ufak tefek yaralarım tamamen kapanırken sırtımdaki ve bacağımdaki derin yaralar hala yerinde durmak için direniyordu. Az önceki kadar büyük bir acı vermiyorlardı fakat yine de yara açıktı. Kanamanın büyük bir kısmı durmuştu ama yaralar kabuk bağlamamıştı.

Bir süre hiçbir şey demeden kendime gelmemi bekledik. Birkaç nefes egzersizi yapıp kendimi daha iyi hissettikten sonra Elio'ya baktım. Bana tuhaf bir şekilde bakıyordu. Derinleşmiş bakışlarına karşılık kaşlarını çattım.

Elio derin ve mutsuz bir nefes verdi. Bir şey söylemek istiyor ama söylemekten çekiniyor gibiydi. Kendine engel oluyor gibiydi. Buradan bakınca bile kendiyle çatıştığını anlayabiliyordum. Bana öyle bir şekilde bakıyordu ki kalbim hızlanmaya başlamıştı.

"Ne?"

"Diana, sen..." Gözlerini, her şeyi benden saklamak istercesine sıkıca yumdu. Kelimelerin ağırlığını tartıyor gibiydi.

"Ben ne, Elio?"

Pes edip gözlerini açtı. Bakışlarını bana kilitlediği anda gözlerinde yine o çatışmayı gördüm. Bu çok farklı bir şeydi. Hatırladığım veya daha sonra 'tanıştığım' Elio gibi bakmıyordu. Gözlerinde anlamlandıramadığım bir yoğunluk vardı.

"Gerçekten de hatırlıyor musun?" diye sordu usulca.

Kaşlarımı çattım. "Bunu nereden biliyorsun?" Hatırladığımı söylemeye fırsat bulamadan burada bulmuştum kendimi.

"Davin söyledi."

Davin söyledi.

Elbette ki Davin söyleyecekti. Her şeyi bilen ve buna ortak olan Davin söyleyecekti. Arkamdan iş çeviren, güvenimi ve sevgimi yerle bir eden Davin söyleyecekti. Bunu bana o yapmıştı, şu anda içinde bulunduğum durumu yaratmaya yardım etmişti. En başından beri Rigel'e hizmet etmiş ve benimle oynamıştı. Oysa ben onu Elçi'den korumak için canımdan, krallığımdan, tacımdan, tam anlamıyla her şeyimden vazgeçmiştim.

Gökyüzü'nün İçinde - 2Where stories live. Discover now