10. BÖLÜM - BÜYÜK SADAKAT YEMİNİ

216 26 65
                                    

Herkese merhaba! Öncelikle yorumlarınız için hepinize teşekkür etmek istiyorum. Bu sıradışı evrene benimle beraber ortak olduğunuz için çok teşekkür ederim💙🩷

Lütfen oy vermeyi unutmayın!

💖Sizleri çok seviyorum, yorumlarda buluşalım 💖

Instagram: gokyuzunun_icinde


    Ordunun geri kalanından herkes şifacıların gözetimi altındaydı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Ordunun geri kalanından herkes şifacıların gözetimi altındaydı. Ölenler ise... Özel bir ritüelle, vedalaşmak için ailelerine teslim edilmişlerdi. Büyük çoğunluk ölmüştü. Gökyüzü her zamanki gibi kızıl bir karanlığa bulanmıştı ancak bu gece sanki Yıldızlar'la bürünmüş gibiydi. Ölen askerlerin ruhları, birer toz zerresi halinde kızıl karanlığı yararak ait oldukları Yıldızlar'a ulaşmaya çalışacaklardı.

Onlar daha önce Yeryüzü'nde ölüp Öz'de yeni bir yaşama uyanmayı tercih eden insanlar veya o insanların çocuklarıydı. Öz'de onları temsil eden Yıldızları'yla bir olup evrenin her zerresine yeniden karışacak veya bir daha, bambaşka bir boyutta doğmayı tercih edeceklerdi. Bu çok ama çok kutsal bir ritüeldi. Kraliçeler ve krallar başta olmak üzere herkes buna katılmak zorundaydı.

Ağlayan anneler, eşler ve çocuklar... Herkes bunun, yaşamın bir parçası olduğunu bilmesine rağmen kayıpları için ağlıyorlardı. Çünkü onlar da insanlardı. Çocuklarını, kocalarını veya babalarını bir daha göremeyeceklerini biliyorlardı. Kim ne derse desin, bu acı vericiydi. Sevdiğin birini bir daha görememek çok ama çok acı vericiydi. Üstelik ellerinden gelen tek şey ruhunun huzura kavuşması için Gökyüzü'ne dua etmekten başka bir şey değildi. Ölüm, hangi boyutta, hangi bilinç düzeyinde olursa olsun çaresizlik demekti. Binlerce asker için binlerce eş, dost çaresizlikle gözyaşı döküyor ve dua ediyorlardı.

Bütün ölü askerler ait oldukları krallıkların saray bahçesine özenle yatırılmışlardı. Üç saray da Öz'ün ana toprak parçasından metrelerce yüksekte ayrı birer toprak paçası üzerinde süzülüyorlardı ve üçü de birbirlerini, çok uzak mesafeye rağmen az da olsa görebiliyorlardı. Ben, Elio, Nora, Davin ve - yeni arkadaşımız- Laura ise ana toprak parçasındaydık. Aşağıdan onları seyrediyorduk. Acılarıyla vedalaşabilmeleri için saygı gösterip onları yalnız bırakmıştık.

Ve ritüel başladı. Üç kraliçe de ellerinde tuttukları krallık meşalelerini havaya kaldırdılar. Onlarla beraber gözü yaşlı olan herkes de yaktıkları meşalelerini havaya kaldırdılar. Ay Krallığı bile bu ritüeli ateşle yaparlardı çünkü ateş hem yok edici hem de arındırıcı bir güçtür. Bir yaşamdan yok oluyorlar ve evren için arınıyorlardı. Daha eski zamanlarda da Yeryüzü'ndeki insanlar ölmeden önce ateşin üzerinden atladıkları bir ritüel gerçekleştirirlerdi. Ateşin üstünden atlamanın günahlarını yok edeceğini düşünürlerdi. Biz ve onlar... Gerçekten de birbirimize benziyorduk.

Gökyüzü'nün İçinde - 2On viuen les histories. Descobreix ara