⚜️ 𝟔 ⚜️

78 3 2
                                    

📜

🌑

Göz kapakları titreşti. Başının arkasında ciddi bir ağrı vardı.

Vücudu bitaptı ve hareket etmeye bir yerden başlaması gerekiyordu. Yoksa uzandığı yere saplanıp kalacaktı.

Bir anda dün gecenin anıları zihnine hücum etti. Kıtanın pek çok yerinde öne çıkmış ve krallıkların topraklarında ağırlamaktan çekindiği, o insanların başına bela olacak kadar güzel olan yüzü hatırladı.

Tam da onun derinlerine gömülmek üzereydi. İliklerine kadar hissedip sızım sızım sızlandıran şehveti hatırladı. Onunlayken hiç kimseye beslemediği arzuyla hareket etmişti.

Tüm bunların yanında, altında tüm ihtişamıyla bekleyen kadına açlığını doyurmak yerine ne vermişti? Lanet olsun.

Üzerine düşüvermişti. Altıyüz bin ladenin karşılığı olarak ona verdiği hiçbir şey yoktu. Dur biraz... Peki o neredeydi?

Gözlerini zorlanarak araladı ve bedenini çevirdi. Genişçe bir yatakta olduğunu fark etti. Açık pencerelerden içeri keskin gün ışığı giriyordu. Simvala'nın yakıcı güneşi odayı tamamen aydınlatıyordu.

Yüz üstü uzanan Pelus yorgunluğu üzerinden atmak için çenesini sıkarak doğruldu. Gözlerindeki peçe hala yerindeydi. Altından geçirilen ince zincirler kulak altından başının arkasına kadar ulaşıp neredeyse sıkıca kenetleniyordu. Bu daha güvenliydi.

Uyanıp etrafa baktığında onu burada bulacağını düşünmüştü. Ancak koca oda da bir başına, köşedeki yatakta yapayalnızdı. Kadın neredeydi? Ücretinin karşılığını almak için başında bile bekleyememiş miydi yani?

Sonra uzun bir soluk bıraktı ve biraz dağılsa da hala üzerinde olan kıyafetini çekiştirerek düzeltti. Fark etti ki, biri onu yatağa taşımıştı ya da bilmediği bir şekilde kendisi sürüklenmişti.

Pelus kadının yokluğuna karşı ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Yavaşça yataktan ayrılmaya başlarken aklında Amâr'a gece olup biteni nasıl aktaracağını düşündü.

Aniden aklına gelenle duraksadı. Tabii Ester kendisinden önce davranmadıysa...

Genç kadın hızlı ama aceleci olmayan bir şekilde koridorları aşarken, kimsenin onu durdurmaya cesaret edemeyeceği adımlarla ilerliyordu.

İki maskeli muhafızı hemen peşindeydi. Efendilerini ciddiyetle takip ediyorlardı. Yaverlerin sol taraflarında birer kılıç salınıyordu. Tehditkar görünümleri, tenleri neredeyse hiçbir şekilde açığa vurulamayacak bir kıyafetle donatılmıştı.

Dar koridorda ilerlemeye başladılar. Daha fazla gösterişli olan ilk kapıdan içeri girdiler ve Ester tamda umduğu gibi bir manzara ile karşılaştı.

Amâr kendisi için bir masa hazırlatmış ve çoktan bir ucunda yerini almıştı. Kendisinin girmesiyle istifini bozmak zorunda kalacağını bilmesi için gözlerini üzerinde tutmasına gerek bile yoktu.

Amâr çoktan ağırlığını hissedip ayaklanmıştı. Hafif kırışmış yüzünden memnuniyetsizlik akıyordu. Ester karşısına geçmeyi bile düşünmedi. Bu değersiz varlığı ile birlikte kendisiyle aynı masada yiyebileceğini mi düşünüyordu?

Amâr'ın düşündüğü ise, kadının karşısında Simvala'lıların en çok çekindiği tanrılarından - yargılayan ve hüküm veren - Tanrı Mükata bile olsa yine de sahip olduklarını kaybetme ihtimalini düşünmesine sebep olacağını biliyordu.

MAHFAS ⚜️ Kalpte Yuva (+18)Where stories live. Discover now