10.

494 92 129
                                    


Arca elleri havada alkışlayarak "Kır senin Allahını seveyim kır, hepsini indir!" Diye bağırıyor ve kahkahalarla gülüyordu. Tekme atarak kırılan kapının bitişiğindeki sağlam olan bir boy camı daha kırdı.

"Ohh ulan çok rahatladım! Gelsene ne bakıyürsün, sirtaki yapıyok burda!"

Meyil'in taş atarak cam çerçeve indirmesi derken patronun, Nedim onu taşkınlık yapmasın diye kilitlediği ofisinden silahına davranıp çıkmasının ardından her şey ve herkes absürt bir kaos içine girmişti. Nedim'in bile çareleri tükenmiş, Meyil'i arkasında saklayıp Arca'ya 'sakin ol koçum, sakin ol Aco'm' demekten başka bir şey yapamıyordu. Neyseki, 'Gelip kızınızı alın, mekanı dağıttı' diyerek Sibel'i aramayı araya sıkıştırıvermişti. Meyil, silah sesini duyunca öfkesi ve bağırışları ciğerine kaçmış halde Nedim'in arkasına sinmişti.

Arca yerdeki taşları kıza göstererek "Al ulan al, bunu da fırlat! Hepsini kır! Camını da sikerim! Mekanına da sokarım! Senin belana kurban, kır ulan hepsini! Gelsene! Bizde anarya yok, ne dediysek o! Neeey, Adanalı Adanalı diye bağırıyürdün, aha deya geldim! Deli deliyi görünce değneğini saklarmış, seninki de o hesap!"

Yerden kaptığı insan kafası kadar bir parke taşını sağlam olan camlara fırlatıp bir tane daha cam kırdı.

"Ohh ulan! Geldiğimden beri ekşın yok, kavga yok, savaş yok, sükunetten bayılacam burda! Ver kaosu, ver çatapatı, gönder gelsin!" Kollarını açıp gökyüzüne baktı. "İtfaiye sula bizi yaniyürük Allahıma!"

Meyil, saklandığı Nedim'in omzunun arkasından başını azıcık çıkarıp "Psikopat!" Diye bağırdı.

"Neeeey?"

Arca, kızın üstüne atılacağı sırada polis geldi. Öfkeyle eğlence arasında gidip geldiği o anda, bazen ikisi de ona göre aynı anlama gelebiliyordu, kızı yakalasaydı ne yapacağını kendisi de bilmiyordu. Silah sesi üzerine yakındaki işletmeler polis çağırmıştı. Az sonra polis, avukat, Muarrem, Sibel, Meyil, Arca ve Nedim birlikte cam kapısı kırılan ofiste birbiriyle göz göze gelmeden sessizce oturuyordu.

Arca ifade verdi, ruhsatlı silahıyla kilidi bozulan kapıyı kendisinin kırdığını, kimseden şikayetçi olmadığını beyan etti.

"Bir şikayetim varsa o da o camcı şerefsizdendir memur bey! Bende kapalı kalma fobisi var, kapı üstüme kitlenince anksiyetem tuttu, 6 yaşında camide gasilhanede oyun oynarken tabutun içinde kapalı kaldım, 9 yaşında bindiğim asansör düştü, 16 yaşında ıslahevine girdim ben, travmam depreşti! Nasıl kırmayayım, böyle nefesim kesildi, elim ayağım boşaldı..." diye anlatırken Meyil ağzı açık halde genç adama bakmaktan çenesi az daha aşağı düşecekti, kahkahalarla gülmemek için kendini zor tutuyordu.

İçinden 'Bak sen Adanalıya, psikoloji terimleri döktürür-müş! Travma, fobi, anksiyete diye Kırmızı Oda seansına bağladı herif...' diye geçirdi.

Avukatın aracı olması, hatırlı bir komiserin aranıp devreye sokulmasıyla polisler gitti. Muarrem kızı adına özürler dileyip onu kovmamaları için Arca'ya diller dökerken Meyil ayağa fırladı, kollarını göğsünde çaprazlayarak trip attı.

"Ben kovulduğum yere dönmem bi daha!"

"Sen hala konuşüyür musun?"

"He Adanalı konüşüyürüm, nolacak?"

"Hadi biz Adanalıyık da, annesi bu nerenin çirkefi böyle?"

Sibel çok mahcup bir tavırla, "Vallahi kızım hiç böyle yapmazdı." Diye savunmaya geçti, Meyil'in kaba etlerini çimdikleyerek "Sen gelsene benimle!" Deyip kızını dışarıya çekti. Tuz buz olan devasa cam kapıya bakıp cık cık cık etti ve bir sigara yaktı.

HARBİWhere stories live. Discover now