Kulaklık

3 0 0
                                    


"Hanımefendi,hanımefendi"kulaklarıma ileşen sesi tanımıyordum.Gözlerim inatla açılmamaya yemin etmişken zar zor aralayabildim.Karşımda üzerime doğru eğilmiş sarışın bir hemşire vardı.Üstünde temiz beyaz bir önlüğü ve boynuna taktığı bir stetoskopu vardı.Gözleri ise kahverengiydi.Ece gibi.Harbiden Ece neredeydi?Ya da ben neredeydim?Açılmaya çalışan gözlerim zayıfça etrafta gezindi.Burası bir hastane olmalıydı.Tabi ya hastane!Ege?Ben?Hastane?Ölüm...

Gözlerim bu sefer bir güce ihtiyaç duymadan direk açıldı.Telaşlı bir şekilde etrafa bakarken tek amacım görmek istediğim canlı bir Ege'ydi.Telaşımı gören hemşire beni sakinleştirmek adına birşeyler söylüyordu fakat onu duymuyordum.En son en son şey olmuştu hemşireler hızlanmış birşeyler yapıyorlardı Ege'ye.Hızlı bir şekilde ayağa kalkıp gözlerimi etrafta oyaladım.Uyumuş olmalıydım.Pencereden dışarı baktığımda yıldızlar dahil ayın bile yok olduğunu görmüştüm.Saat kaçtı ki?Kaç olmalıydı?

Ellerim birşey yoklar gibi etrafta gezinirken sarışın hemşire beni sakinleştirmek adına omuzlarıma dokunup durdurdu.

"Hanımefendi sakin olur mus-"Sözünü kesen içimden ettiklerimin telaşlı bir şekilde dışarı yansıması oldu.

"Ege,Ege Akçay.O nerede?"diye sorduğumda kadın beni sakinleştirmek adına boş bir koltuğa yöneltti.Birşeyler diyordu fakat cümlede hiç Ege kelimesi geçmiyordu.Bitmiştim.Ben gitmiştim.Ege ölmüştü,ben bir katil olmuştum.Kaçmak istediğim gerçekleri şimdi yüzüme kendim vuruyordum.

"Ege diyorum ya Ege!"diye bağırınca tebessüm eden hemşire yerinden sıçradı.Ne anlatıyordu da gülüyordu hiçbir fikrim yoktu.Şuanda sadece Ege hakkında birşeyler duymak istiyordum.Ölü ya da diri ama birşeyler duymak istiyordum.

Yüzünde endişe duygusu vardı.Bunun nasıl bir his olduğunu bilmiyordum.Bana dönüp derin bir nefes aldı."Kan"dedi sadece.Bana bilmediğim birşey söylemesi gerekiyordu."Çok kan kaybetmiş.Acilen kana ihtiyacımız var"Yaşıyordu.Ölmemişti.Şükürler olsun ki ailem gibi katil olmamıştım...

"A-rh pozitif kana ihtiyacımız var eğer-"cümlesini yarıda kesen aklıma gelen fikir olmuştu.Hatırladığım kadarıyla kan grubum A-rh'dı fakat pozitif olup olmadığını bilmiyordum.Bunun için dua etmekten başka bir yolum olduğunu da sanmıyordum.

"Ben verebilirim.Kan grubum A-rh fakat pozitif olup olmadığını bilmiyorum"dediğimde kadının yüzünde sahici bir tebessüm oluştu.Bu zamana kadar doktorların duygularını yitirdiğini düşünürdüm.Onca ameliyata girer kayıp haberini normal bir şekilde verirlerdi.Nasıl bilmiyorum ama onların duygularını yitirmeye başladıklarını sanıyordum hep.Fakat yanılmıştım.Karşımdaki hemşirenin umut dolu gülümsemesi bunu en net şekli ile kanıtlıyordu.

"O zaman sizi hemen labaratuvara alalım"dedikten sonra bana yön verip laboratuvara doğru yönlendirdi.Geçtiğimiz her koridorda B12 kokusu daha çok ciğerlerime doluyordu.Artık yoğun bakımı geride bırakmıştık.Dökülen yaşlar,atılan çığlıklar yavaş yavaş yerini terk ederken labaratuvar olduğunu düşündüğüm bir yere girdik.Birkaç insan oturaklarda oturmuş kanlarını veriyorlardı.Boş olan bir bölmeye yönlendirildim.Yanımda duran bir hemşire bana kolumu sıvamamı söylemişti.Dediklerini yaptıktan sonra iğneyi bastırması için gözlerimi yumdum.

Küçükken annem ile beraber hep kan tahlili vereceğimiz sırada hemşire bana ondan geriye saymamı söylerdi.Gerçi annem bunları hep saçma bulurdu fakat ben geriye doğru saydıkça iğne acısını hissetmemeye başlamıştım.Derin bir nefes alıp cimciklenir gibi kolumda acısını bırakan iğneye baktım.İlk başta küçük bir şırınga ile iğne alındı.Ardından bunu birini çağırarak araştırılması gerektiğini söyledi.

Yaklaşık yarım saattir sonuçların çıkmasını bekliyordum.En sonunda laboratuvarın sürgülü kapısından çıkan beni uyandıran hemşire ile oturduğum yerden kalktım.Dua etmekten başka yapabileceğim birşey yoktu.Nolur kan grubumuz aynı olsundu.Diğer yandan bir sapık ile aynı kanı taşıdığımıza sonra üzülecektim.

Ara SokakWhere stories live. Discover now