Kaçamak

1 0 0
                                    


Ege'nin teklifi kafamı kurcalarken neden böyle birşey istediğine anlam veremiyordum.Tabi okulumuzun şımarık çocuğu el bebek gül bebek büyütüldüğünden onu elimle yedirmemi falan istiyordu.Ne aptallık ama.Onun annesi falan değildim.Ayrıca kulaklığımı ortaya koyarak beni böyle zor bir teklife sürüklemesi garipti.Nereden biliyordu yeni kulaklık alamayacağımı?

Eşyalara bağlı olma özelliğimi Ece'ye bile söylememiştim.Bazı konuları tek arkadaşım ile paylaşamıyordum.Güven benim içimde yeşeren bir tohum olmamıştı hiçbir zaman.O yüzden kimseye kolay kolay meyvesinden tattıramazdım.Bu küçüklükten gelen bir alışkanlık olsa gerekti.

Hatta fazla bağlıydım eşyalara.Özellikle bu kulaklığım ise...Beni her türlü sesten kurtaran tek kişiydi o.İnsancıklar çok konuştuğu zaman ya da onlarla aynı ortamda bulunduğum zamanki tek kurtarıcımdı benim.Bu yüzden onun bende yeri ayrıydı.Ege'nin teklifi ise saçma bir yemek yedirmeydi.Sanırım bu çocukluğa kanmak istemesem de yapabilirdim.

"Ne saçmalıyorsun sen ver işte kulaklığımı"diyerek yükseldiğim başını yaramaz bir çocuk gibi iki yana salladı.Benimle basbaya uğraşıyordu.Eminim içinden dalga falan da geçiyordur.Benimle dalga geçiyordur...İnsancıklar zaten hep böyleydi.Masumlarla dalga geçen iğrenç yaratıklardı.Kusurları yokmuşçasına başkaları ile uğraşırlardı.Eğitim hayatım boyunca zorbalığa uğrayan bir kız olarak söylüyorum.İnsancıklar iğrençti.

Eminim Ege de şimdi içinden bana böyle şeyler söylüyordu.Onu neden kurtarmıştım ki.Bıraksaydım bir kenarda ölseydi...

"Teklifimi kabul edersen sana kulaklığını veririm matmazel"dedi kulaklığımı benden ötede gösterirken.O kulaklığa değer veriyordum tamam mı?Onu kaybettim diye üzülürken şimdi onu bulmuştum.Ama bu çocuksu oyunlara kanıp onu geri alacağım anlamına gelmezdi.

"İyi sende kalsın ben yenisini alırım"diyerek omuz silktim.Kesinlikle blöf yapıyordum.Yoksa buradan kulaklığım olmadan gidemezdim.Umursamazlığımdan taviz vermemeye çalışırken Ege buna pek inanmış durmuyordu.

Yalancı bir tavır ile dudaklarını büktü."Yapma matmazel senin kulaklığını almadan buradan adımını atamayacağını ikimiz de biliyoruz"dedikten sonra şaşkınlıkla ona döndüm.Beni nasıl bu kadar iyi tanıyabiliyordu ki?Onu hayatımda birkaç kere dışında görmemiştim bile.Hep okulun gözdesi olup etrafında bir sürü kızla dolaşırdı.Beni nereden tanıyabiliyordu ki?

Aklımdaki sorular ile kaşlarım çatılırken o kendini düzeltti."Yani diyorum şimdi kulaklıklar çok pahalıdır emin misin almak istemediğine"İşte şimdi ağzındaki bakla ortaya çıkmıştı.Pes etmiş bir şekilde elimi ona doğru uzatırken başımı olumlu anlamda salladım.

"Tamam gerizekalı tamam ver artık kulaklığımı"diyerek eline uzandığımda bu sefer tekrardan geriye çekmişti.Ne yapmaya çalışıyordu bu böyle.Teklifini kabul etmiştim fakat o hâlâ kulaklığımı vermiyordu.Ardından küçük bir sırıtış bırakarak kulaklığımı kucağıma doğru fırlattı.

Bıkkın bir şekilde nefesimi vererek yatağın yanındaki koltuğa oturdum.Ege'ye döndüğümde gayet keyfi yerinde gözüküyordu.Ona göz devirip önündeki kaşığa uzandım.Resmen çocuk gibi yemek yediriyordum ona.Ben?İnsancıklar ile aynı ortamda bile bulunmak istemeyen ben?

Kaşığı önündeki çorbaya batırıp ona doğru uzattım.Eşek kadar adama yemek yediriyordum!

Ege ise ondan beklediğim bir tavırla ilk başta çorbayı kokladı.Ardından da yüzünü buruşturdu.Ona doğru uzattığım kolum ağrımaya başlıyordu.Fakat o sanki bana inat daha yavaş hareket ediyordu.Yüzündeki memnuniyetsiz bir ifade ile kaşığın ucundan ağzına alıp bütün kaşığı içmeden geri çekildi.Ben ise bu hallerini şaşkınlık ile izliyordum.

Ara SokakWhere stories live. Discover now