16• Kalbimi kapatmak istiyorum

2.5K 166 163
                                    


"Koparılan çiçeği suya koymak kadar gereksizdir,
kalbe sunulan özür."

"Bunu da mı görecektim ulan!" Hiddetli bir ses ev dahil tüm apartmanda yankılanmış, öfkesinden gözleri kısılan Civan'a ürkekçe baktım. Ellerini saçlarının arasından geçirdi. Nedeninin çileden çıkması olduğunu biliyordum. Sesindeki yakarış, tonlarca hayal kırıklığını beraberinde getirirken, Poyraz'ın yakasından tuttuğu gibi ona sertçe kafa attığında yüzüm buruştu. Poyraz burnunu tutarak geriye sendelediğinde, toparlamaya bile fırsat bulamadan yüzüne yediği yumruk ile kafasını kollarıyla kapattı.

Her şey saniyeler içerisinde gerçekleşmişti. Bu, zamanın en can alıcı kısmı olmalıydı. "Civan hiçbir şey göründüğü gibi değil!" diye bağırarak aralarına girmeye çalışıyordum ki, kolumdan tutup beni iteklemesi beklediğim bir şey değildi. "Uzak dur, canını yakmak istemiyorum." Dişlerinin arasından tıslarcasına sarfettiği kelimelerle bedenim kasılırken, ikinci bir yumruğu Poyraz'ın suratına indirmesi gecikmemişti.

Çocuk daha tam iyileşemeden, şu an yediği ölümcül darbelere nasıl dayanabilirdi? Onun boğuk iniltilerini duydukça kalbim acıyla atmaya başlamıştı. Kardeşim olduğunu bildiğim için mi şu an canım yanıyordu? Yoksa zaten hayatı boyunca darbelere maruz kalan biri olduğu için mi? "Civan dur!" Kolunu tuttuğumda beni yine aynı soğukkanlılıkla itekledi. Savurmuyordu, sadece uzaklaştırıyordu. İfadesi keskin bir buz duvarına dönüşürken, gözlerindeki düşüşümü görebiliyordum.

"Bir de utanmadan kafandaki havluyla karşıma geçiyorsun." Kafamdaki havluyu çekip yere fırlattı. "Her şeyi yapsaydın da, bunu bana yapmasaydın." Sesi neredeyse kısılmak üzereydi. Şu an yaşadıklarım, koca bir yanlış anlaşılmışlığın bedelini ödetiyordu bana. Kafasını yana eğerek Poyraz'a baktı ve "Sen bu evden çıkamayacaksın." dedi tehlikeli bir şekilde. Dudakları şeytani bir biçimde kıvrılırken, beynim yaklaşan felaketin sinyallerini veriyordu.

Psikopat gibi ona bakıyor olması beni korkutmaya başlamıştı. Onu ilk defa böyle görüyordum. Korkusuz, acımasız ve kararlı. Başka hiçbir duygu barındırmayan o gözleri, her şeyi alt üst etmeye yemin etmiş gibiydi. Derin bir nefes aldığımda cesaretimi toplamaya çalıştım. Onu kendim için durdurmalıydım. Onu ona rağmen durdurmalıydım. Onu Poyraz için durdurmalıydım.

Civan kendini tamamıyla eve soktuğunda kapıyı arkasından kapattı. İç sesim şimdi tam sırası diye fısıldadığında kendimi onların arasında buldum. "Efsun çekil." Sesinde inanılmaz bir sakinlik vardı.
Kafasında vermiş olduğu kararların sakinliğiydi bu. "Beni dinleyeceksin, bunu yapmana izin veremem." diye söylendiğimde manyak gibi gülmeye başladı.

"Şimdi de onu mu koruyorsun?" dedi, sesindeki şaşkınlığı buna inanmak istemiyor gibiydi. "Onun için beni karşına mı alıyorsun?" Karşımdaki dik duruşu git gide yıkılırken yutkundum. Dağılıyordu, bunu görebiliyordum. "Bak bilmediğin şeyler var," Sesim beni yarıda bıraktığında duraksadım. Bu hiç kolay olmayacaktı.

"Tam olarak neyi bilmem gerekiyor?" Ses tonu suçlayıcıydı. Çenesi kasılsa da yüzü ifadesizliğini koruyordu. "Poyraz benim," Kaşı havaya kalktığında kalbim hızlanmıştı. Böyle olmamalıydı, anasını satayım bu olmamalıydı. "Senin ne Efsun?"

Göğüs kafesi hızla kalkıp iniyordu. Alabora olmuş bir yelken gibi gidip geliyordu yüz ifadeleri. "5 saniyen var, ben bu evden kan çıkartmadan sen ağzındaki baklayı çıkart." dedi ve gözleri avını görmüş avcı gibi koyulaştı. Gözlerimi kaçırma isteği hızla bedenimi ele geçirdiğinde, kafamı salladım.

Kurtuluşum yoktu, kurtulmaya çalışacak zamanımda. El mahkum cefasını çekecektim. Saniyeler hızla anlamını yitirirken, "Poyraz benim kardeşim." deyiverdim birden. İstemsizce, hesapsızca çıkmıştı ağzımdan. Gözlerinin şiddeti beni buna zorlamıştı.

SerçeWhere stories live. Discover now