SİSLİ ANILAR

38 7 36
                                    

5 Yıl Öncesi

"Onu öldüreceğim! Onu öldüreceğim! Onu öldüreceğim!" yatağında uyuyan ablamın yanında oturup kafamdaki acı gerçekleri sayıklıyordum. Aynalar Cehennemi bana her şeyi göstermişti. Testi geçer geçmez o pisliğin yanında durmuştum ama öğrendiğim gerçekleri ona asla belli etmemem gerekiyordu. Uğursuz bir şans ayağıma gelmişti. O gün ablam eve dönerken, peşinde takılan ayyaş bir herif vardı. İçimi az da olsa rahatlatmak adına o herife acı çektirmiştim.

Ona güvenmiştim. Ona inanmıştım. Onun için ağlamıştım. Onun için mutlu olmuştum. Hepsi benim aptallığımdı. Kötülüğün temel sebebi olan varlığa ben güvenmiştim. Şeytana ben güvenmiştim.

Önümde bir çok seçenek vardı. Onun güvenini çoktan kazanmıştım ve ona zarar verebilecek kişilerden birisiydim. En doğru anı bekleyip ona yaşatacağım en güzel anın içinde onu mahvetmek istiyordum.

Habis düşüncelerime dalarken, kulağımın içinde yankılanan ses bedenimi terletmişti. Bu hissi biliyordum ama bu kez çok farklıydı. Bu Cenk değildi.

"Şerrin kardeşi!
 Zulmün ortağı!
 Kaosun başı!
 İğrençliğin hali!"

Donuk vücuduma eğilip bana bakarak söylemlerine devam etmişti. "Şeytanın kardeşi. Melez çocuk."

Ablamı buradan çıkarmam gerekiyordu. O uğursuz bakan inci beyazı gözlerini bir saniye olsun benden ayırmamıştı. Bir açıklık aradığımı fark etmiş olmalıydı. "Gerçekten de o pisliğin kardeşisin." nahoş bir gülümseme sergileyip iğneleyici konuşmasına devam etmişti. "Aslında seni şuracıkta öldürebilirim ama başka planlarım var ve bana yardım edeceksin." artık gülmüyordu. "Melez çocuk."

O uğursuz nurani ışığını gizleyip sandalyeme bacak bacak üst üste atarak oturmuştu. Korkumu gizleyip soğukkanlılığımı geri kazanmıştım. "Düşmüşlerin yeteneklerini öğrenip bana tek tek izah etmeni istiyorum. Fakat bunun için cehennem eğitimine gitmen gerekecek." gözlerini kısıp küstahça gülmeye başlamıştı. "Orada sağ çıkabilecek misin hiç emin değilim ve umurumda da değil." ayağı kalkıp son cümlelerini tamamlarken odamın duvarında açılan altın döşemeli bir kapı görünmüştü. "Sadece düşmüşlerin tüm güçlerini öğren. Öğren ki, hepsini öldürebileyim!" öfkesi inci gözlerinin çatlamasına neden olmuştu. Kapıdan geçip gidecekken bir soruyla onu durdurmuştum. 

"Neden onları öldürmek istiyorsun? Baş şeytanı öldürmen gerekmiyor mu?" sessiz çıkan sesi gürlemeye başlayıp kahkahaya eşlik etmişti. "Senin zeki bir çocuk olduğunu sanırdım melez. O pisliği öldürmek o kadar kolay değil." Böyle söyleyeceğini biliyordum. Sonuçta her iki varlık da eşit güçte idi. En azından Cenk bana öyle söylemişti. Ama hislerim bir şekilde buna tereddütle yaklaşıyordu. Baş melek ondan korkuyor gibiydi. "Onu öldürmek istemenin sebebi cennettin bir katını yok etmiş olması mı?" yüzünde dehşet bir bakış vardı. Bembeyaz ve ışığı yansıtan yüzü, cesede dönmüştü ve gözleri tamamen kaybolmuştu. Korkudan titresem de soğukkanlılığımı kaybetmemeliydim. "Senin gibi bir döl için tüm yoldaşlarımı katletti!" gitmişti ama sesi odada yankılanmaya devam ediyordu.

"Seni izliyor olacağım melez. Dediklerimi yapsan iyi edersin." kafasını intikam ile bozmuş herkes mantığını bir tarafa bırakıp sonuçlarını görmeksizin harekete geçerler. Baş melek de o kurbanlardan biriydi. Ben de intikam istiyordum ama ben ile o tamamen farklı kişilerdik. O güvercin kanatlı kadını kullanıp istediğimi alacaktım.

Bu plan 5 yıl 13 gün sürecekti.

Cehennem eğitimine girmenin tek yolu vardı o da güçlerimin zayıflamasıyla olurdu. Benim durumumdaki birisi için bu mümkün değildi. Böylece aklıma en şeytani fikir gelmişti. Resmen intihara doğru bir adım atmak üzereydim ve atmıştım.

ŞEYTAN SAATİ SERİSİ (13.00/13.01)Where stories live. Discover now