1

240 16 3
                                    

"Gel." Çalan kapıya hitaben söyledim. İçeriye gelen karina hanımdı. Kadın güler yüzle masama doğru geldi. Elinde bir sürü dosya vardı sanırım şu yeni gelen asistan ile ilgiliydi.

"Minho bey, yeni gelen asistan ile ilgili bütün evraklar burada. İmzanızı atmanız yeterli olacaktır." Kızın elinden dosyayı alarak inceledim. "Hm ? Bu kişi hakkında başka bilgi edindiniz mi ? Neyin nesi nereden geliyor falan." Karina kafasını aşağı yukarı sallayarak gülümsedi. Elimdeki tükenmez ile imzayı attım. "Ee neyin nesiymiş, anlat bakalım."

"Eh, Adı hwang hyunjin. Babasının zengin olduğu söyleniyor soylu bir aileden gelmiş. Kız kardeşi var ismi hwang yeji. Koreli ve-" Elimi kaldırdm "Yeter bu karar gerisini ben hallederim. Şimdi çıkabilirsin." Kız hiçbir şey demeden çıkınca koltuğa yaslanarak incelemem gerekn dosyaları incelemeye başladım. Çok fazlalar. Kapının tıklanması ile yüzüme sert ifademi takındım. "Gel ?" Komutum ile kapıdan başını uzatmış daha önce hıc görmediğim çocuk içeri girdi. Vişne çürüğü saçları birde uzun boyu ile masamın önüne geldi. "Emm.. şey" "Kimsiniz ? Sizi daha önce burada görmemiştim. Yoksa yeni gelecek olan asistan misiniz?" Vişne çürüğü saçlı çocuk kafasını aşağı yukarı sallayarak onayladı.

"Bana kendini tanıt seni tanımak istiyorum. Aslında siciline baktığımda suçlu sanmıştım seni. Sonra soylu bir ailenin çocuğu olduğunu gördüğümde düşüncelerim puf olup gitti sanki."

Hafif kıkırdayıp gözlerimin içine baktı. "Peki büyük bir şirketin patronuna soytarı gözü ile çıkmamak için kendimi tanıtayım. Ben Hwang Hyunjin. 24 yaşındayım. Herhangi bir suç işlemedim bilginize. Birde ben.. fazla-" O bana az önce gönderme mi yaptı ? Sikeyim. Bu çocuk fena bir şeye benziyor ama beni geçemez.

"Yeter bu kadar tamam." Elimle dur işareti yaptım. Hyunjin anlamamış bir şekilde kaşını kaldırdı. "Bana bir sorun var mı." Benim sert tavrıma karşı iç çekti. "Emm şey.. ben kimin asistanıyım bana Lee Minho dediler ama o kim tanımıyorum." Hyunjin hafif sorgular bir sesle konuştuğunda dudaklarım alaylı bir şekilde kıvrıldı. O Lee Minho dediği adam tam karşısında.

"Lee Minho hakkında ne düşünüyosn merak etmiyor değilim aslında.." Sanırım beş dakika boyunca farklı bir rol ile oyun oynayacaktım hyunjin'e.

"Ah, Bana biraz sert ve sinirli biri olduğunu söylemişti. Açıkçası korkmuştum yani En ufak yanlışımda beni işten atabilir ve.. bu biraz sıkıntı çıkarır. Emm..bu arada senin ismin ne senden giç bahsetmemişlerdi ?" Alaylı bir şekilde dudaklarım kıvrıldı.

"Lee Minho." Yüzüme o alaycı yüz ifademi takındım.. Hyunjin'in yüz ifadesi ise tanrım çok komikti. Gözleri açılmış ve eliyle ağzını kapatmıştı. "Ah sikeyim ! Pardon. Yanii pardon. Ah şey ben öyle demek istememiştim aslında yanii ah şey. Anlarsınız ya hani üf !" Ağzı birbirine dolanmıştı hyunjin'in. Dili ağzımın içinde gezdirerek onu omuzlarından tuttum. Sonrada büyük camın önündeki uzun koltuğa oturttum.

"Hey Hyunjin. Benim hakkımda böyle düşünüyorsan gerçektende doğru düşünüyorsun. Çünkü..ben gerçektende en ufak yanlışını gördüğümde seni işten kovacak yetkide ve acımasızlıktayım. Yani dediğim şu ki.. ayağını denk al Hwang Hyunjin." Elimle kolyesini tuttum.

"Ah güzelmiş bu. Bunu kimden aldın veya kim sana aldı." Bakışlarımı kolyesinden gözlerine çıkarttım. Bir anlığına gözlerimiz birleşmişti. Benden korktuğunu her yerden belli ediyordu. Yutkunup aşağı bakmaya başladı. "Jisung..jisung'tan aldım." Vay sevgiliside vardı prensesin hah.

"Hmmm..o senin için değerli olmalı." Dudaklarımı kıvırdım. Hyunjin heyecanla kafasını sallayarak kulağıma eğildi. "Sana bir sır vereyim mi, Jisung benim se-"

Kapının açılması ile hyunjin'in sözü yarıda kalmıştı. İçeriye giren babamdı tanrım tam zamanında gelmişti.

"Vay vay neler görüyorum tanrım.. Benim oğlum ve asistanı iş mi pişiriyor ? Haha, Ben kapıyı açmasam ne olurdu bilmiyorum."

Taneim ben şansımı seveyim ya. Hem suçlu hem güçlü bu adam. Sikeyim ben seni baba ! Asistanımın yanında bile beni utandırıyorsun of.

"Baba.. öyle bir şey yok !?" Sinirlendiğimi çok net bir şekilde belli eden bir ses tonu ile babama hitaben konuştum. Yüzündeki o şerefsiz ifadesi benim sinirlerimi hoplatıyodu resmen !

"Utanma min..bende annen ile böyle tanıştım."

"Ne istiyorsun baba açık konuş." Sakinliğimi korumaya çalışıyordum.

"Yeni asistanına giriş çıkış saatlerini getirmesi gereken ekipmanlari vs. şeyleri tanıtıp gösterecektim." Yalan. Kesinlikle yalandı. Babam hep böyleydi. Asistanlarım benim odamdayken ya bizi dinlerdi yada olup olmadık her zamanda odayı basardı.

"Tamam baba ben görevlileri çağırırım yada Jeongin'e söylerim bir şekilde hallederim hyunjin'in işini şimdi odamdan çıkar mısın ?" Babam kafasını sallayıp göz kırparak odadan çıktı.

"Tanrım.. gerçekten göndermek çok zordu. Kendimi bilgisayarın başındaki ofis koltuğuna bıraktım. "Hyunjin. Ben Jeongin'i çağırttırıyorum sana şirketi gezdirsin tamam mı ?" Hyunjin odamı incelerken kafası ile onayladı.

Telefonu çıkarıp Sunghoon'a Jeongin'i benim odama yönlendirmesini ve hyunjin'i gezdirmesini söyledim.

5 dakika sonra yine kapım çaldı. Derin bir nefes verip yine gel komutunu verdim.

"Minho,beni çağırmışsın ?" Kapıdan gülerek kafasını uzatan jeongin'e elim ile gel işareti yaparak yanıma çağırmıştım. Jeongin'de koşarak yanıma gelmişti. "Efendim minho. Şu hyunjin'e giriş çıkış saatlerini öğretip şirketi gezdirsene. Yazık gelirken kaybolur falan."

"Tamamdır Minho~ o iş bende" Koltuktan dışarıyı izleyen Hyunjin'e kendini tanıtıp dışarıya çıktılar. Ahh sonunda kafamı dinleyebilecektim.

Arkama yaslanıp kafamı koltuğun baş kısmına yasladım. Sonunda kapım artık çalıyordu,biriyle konuşmam gerekmiyordu. Herhangi birine cevap vermemde gerekmiyordu. Rahattım, hemde öyle bir rahattım ki..

***

s.e.l.a.m. h.a.n.i.m.e.f.e.n.d.i.l.e.r🌹🌹

minho mrwing yapiyo🤫🧏🧏

Jump on -HyunhoWhere stories live. Discover now