6

88 11 24
                                    

"Minho kahvaltıya geç kalacağız." Hyunjin'in bana hitaben konuşması ile kafamı ona çevirdim. Yanımda Felix yoktu. "Felix nerede ?" Hyunjin anlamamış gibi bana bakıyordu. "Dün.. yanında uyuyan, sarışın olan çocuk mu ?"

"Hmhm. Nerede" merakla sormuştum Hyunjin'e. O benim ilk ve son kardeşimdi. Ona sahip çıkamazsam hiç kimse çıkamazdı. "Uzun ve kahverengi saçları olan bir çocukla birlikte otelden çıktılar sanırım." Siktir..Kesinlikle o kişi jisungtu.

"Of sikeyim !" Sinirle ağzımdan çıkan küfüre hakim olamadım. "Minho kahvaltıya geç kalacağız." Derin nefes verdim. "Tamam sen in aşağı ben üstümü giyinip geleceğim." Hyunjin kafasını sallayarak odadan çıktı.

Üstüme tişört geçirerek kıyafet fastını geçiştiriyordum. Saçımı tarayarak düzensiz bir şekilde aşağı indim. Dünki yemeklerden farklı menüler vardı. Örneğin dün çorba tarzı şeyler vardı şuan deniz ürünleri. Açıkçası kahvaltıyı çok siklemeyen birisi olduğum için hiç sevmezdim kahvaltı yapmayı. Boş bir öğündü.

----

"Felix nerdeydin sen ya !" Felix'e bir yumruk daha geçirmiştim. "A-abi.. gerçekten ben bir şey yapmadım." Felix dolu gözlerle bana bakıyordu. "Felix siktirtme şimdi ! Neredeydin çabuk söyle. Yine o piç jisung ile birlikteydin dimi ?" Felix kafasını salladı. Tanrım delireceğim. "Siktir git Felix."

"Abi ! Lütfen.." Timsah gözyaşları olduğuna yemin edebilirdim ama..o benim kardeşimdi.

"Buna akşam karar vereceğim Felix." Net bir ses tonu ile konuştum Felix'e karşı. İçimde şuan duygularım varla yok arasındaydı. Sikeyim ben sigarasınıda, kardeşinide, duygularını da. Felix'i odada bırakıp Jeongin'in yanına indim. Zaten jeongin ile uzun zamandır konuşamıyorduk açıkçası, gitsem iyi olurdu.

Küçük kafede oturmuş telefon ile uğraşan Jeongin'in yanına oturdum. Jeongin beni fark etmiş olacak ki uğraştığı telefonu bırakıp cebine koydu. "Minho pardon geldiğinin farkında değilim." Kafamı salladım. "Siktir et, Kimi bekliyorsun böyle oturmuş." Ani sorduğum soru ile kala kaldı Jeongin. "Ah aslında... kimseyi beklediğim falan yok. Öyle oturup kafamı sinleyeyim demiştim. Buarada sen niye buraya geldin."

"Bende seni görmeye geldim işte uzun zamandır konuşmuyorduk bir naber diyim dedim asosyal gibi durmayalım koca şirkette bir biz yanlızız." Jeongin dudaklarini kıvırıp etrafa baktı."Ben birini buldum ama." Ne kimi. "Kimi ?"

"Beomgyu."

"Siktir Jeongin."

----

Yatağımda uyuyan sarışın çocuğu görünce dudaklarım kıvrıldı otomatik olarak. Felix masum birisiydi ama siktiğimin jisung'u ile tanıştığı zamandan sonra onu tanıyamıyorum.

Ama bu şuan pekte sikimde değildi. Gidip benim bebeğimi ne olursa olsun koruyacaktım.

Felix'in yüzüne eğilip çillerine küçük küçük dudaklarımı değdirdim. Ellerimle saçlarını okşayıp yanına oturdum.

"Bebeğim"Son bir kez eline dudaklarımı değdirdim. Pamuk ellim. Felix'i uyandırmadan yavaş yavaş odadan çıkıyordum.

"Hyunjin sen burda napıyorsun ?" Hyunjin'in kapıda beklemesi dikkatimi çekmişti açıkçası. Bu aptal.. odada bizimi dinlemişti yoksa bana mı öyle geliyordu. "Sen bizi mı dinledin ? Ne arıyorsun burada."

Hyunjin boğazını temizleyerek gözlerimin içine baktı."Ah şey aslında ben..bir kaç şey soracaktım ve sizi arıyordum.." Başımı salladım.

"Şey benimle bir göreve çıkmanız lazım..patron emretti." Tek kaşımı kaldırdım.

"Şey görevi patron bu otel sahibinden şüpheleniyor..ve bizden gece geç saatte herkes uyuduktan sonra otelin bütün odalarına bakmamızı istedi.." Başımı aşağı yukarı onaylar şekilde salladım. Sanırım bu sik kafalı herif ile beraberdik bu işte.

"İkimiz hm ?" Hyunjin kafasını sallayarak onayladı benim cümlelerimi.

Siktiğimin hyunjin'i ile birlikte bir iş yapmak iğrenç bir şey olmalıydı. Zaten işe 1 hafta önce gelmişti ve hâlâ çaylaktı. Yorgundum, birde başıma bu görev çıkmıştı."Tamam bilgilendirme için sağol." Hyunjin'in omzunu patpatlayarak az önce aramızda geçen gergin ortamı terk ettim.

Şuan changbin'i bulmam gerekiyordu.
Hemde hemen bulmam lazımdı. Telefonumdan changbin'in numarasını bulup tıkladım.

Ben
Changbin.

Çabuk n'yapıyorsan bırakıp
yanıma geliyorsun.

Siktirtme belanı.

Changbin'e mesaj attıktan telefonumu cebime koyarak toilete girdim. Elimi yıkayıp çıkacaktım. Aynadan saçımı düzeltip gömleğimi aşağı çektim biraz. O changbin'i bulmam lazımdı.

Son bir kez changbin'i arayıp açmasını bekledim.

Kapalıydı.

Bıkkınlık la telefonu cebime koyup odama girdim. Siktiğimin puştu. Felix camdan bakarak sigara içiyordu. Aslında şuan hiç bir şey sikimde değildi ama bu herif sinirlerimi hoplatmaya başarmıştı ! Felix'in yanına giderek elindeki sigarayı bir hışımla çektim. Felix anlamaz bakışlar atıyordu bana.

"Siktiğimin çocuğu derhal bırak o sigarayı."

Felix durumu fark etmiş olacak ki irice gözlerini açtı. "A-Abi açıklayabi-"

"Kes sesini Felix ! Sana kaç kere söyleyeceğim 'O sigarayı bırak' diye. Beni neden dinlemiyorsun, Hayatını riske atmanın ne anlamı var ? Söylesene bana." Tanrı şahidim olsun cümlelerimin altında yatan tehditkâr sesimin Felix'i  derinden etkilediğine yemin edebilirdim.

Kemikli ellerimi sinirle saçlarıma daldırarak hızlıca çektim.

"M-Minho" Derin nefes aldım. "Bana bağırma lütfen.. lütfen. Bak belki anlamazsın ama..ben..ben onsuz yaşayamam. Anla beni lütfen." Titreyen sesi ve dolu gözleri ile bana bakıyordu Felix aciz bir şekilde.

Acınası.

Felix dolan gözlerini kol kısımlarına silerek bana doğru koşup sarılmıştı. O benim göğsüme geliyordu. Hiç bir tepki vermemek için çırpınsamda ellerim otomatik olarak beline sarılmıştı. Sıkıca Felix'i kendime bastırmıştım.

"Minho bey ?"

***
WOOF WOOF WOOF WOOF.

oy ve yorum atsaniza

neyse opun elimi seker verim

neyse opun elimi seker verim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ayni ben

Jump on -HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin