12

84 8 6
                                    

Bugün cumartesi olduğu için iş yoktu. Tanrım,sonunda bir gün kafa dinleyecektim. "Hyunjin kalk,Felix gelecek şimdi git duş al." Uyarımı hiç sikine takmadan kafasını yastığa gömdü. "Yok kalsın iyiyim."

"Sikerim belanı kalk duş al." Dolaptan yeni kıyafetler çıkarmıştım.

"Dün yeterince siktin zaten belamı sal."

Kıkırdayıp önüme döndüm. "Kabul etmişsin bakıyorumda." Gülerek bornozu çıkardım.

Hyunjin ilk geldiğinde onun gözlerinin önünde üstümü değiştirdiğimde gözlerini kapatır veya başka odaya geçerdi ama şuan öyle değildi. Diz altı şortumu giyip Hyunjin'e döndüm. Gözlerini çıplak üst vücudumda gezdirmişti.

"Çok etkileyici biri olduğunu söylemiş miydim ?"

"Biliyorum zaten dile getirmeye gerek yok." Laubali tavrım onu sinir etmiş olacak ki kafama yastık yemiştim. "Sana iltifat edende kabahat." Kahkaha atarak üstüme sıfır kolluyu geçirdim.

Hava aşırı derece sıcak olduğu için üstüme bu tarz şeyler giymiştim. Tam odamdan çıkacaktım ki hyunjin'in acı ile inlemesi ile afalladım. "Bacağım !"

Dünden kalan etkiler bunlar olmalı sanırım. "Eski tavrın yok bakıyorum da ?" Bacaklarını iki yana açarak bana doğru gelmeye çalışmıştı. "Eski ?"

" 'Sikerim seni,siktir git' tavrın." Göz çevirmişti. "Sen çok kötü birisin."

Onu kucağımda taşıyarak banyoya götürmüştüm. "Kendin mi yıkanırsın yoksa ben mi yıkayayım ?" İrisleri büyümüştü.

"Hayır, İstemez siktir git. Sapık psikopat."

Oflayarrak evi düzelttim. Felix gelecek ti ve evde bir şeyler yaşandığını anlamasını hiç istemezdim. Bu yüzden ilk olarak yatağımın nevresim takımını değiştirdim. Odanın camını açarak odayı havalandırıp çıktım.

Evi bayağı toparladıktan sonra hyunjin'in çıkmasını bekledim. Banyonun kilitinin açılması ile sesin geldiği tarafa gittim. Islak siyah saçlar ve bornoz ile bana bakıyordu Hyunjin

"Sanırım bacağımı kırdım."

"Ne ?"

----

"Hoş geldin." Soğuk ve net bir ses tonu ile karşıladım Felix'i. Hyunjin'i tam 1 saat önce gönderdiğim için rahattım.  "Hoş buldum." Benim aksime daha sevecan çıkan sesi ve sıcak gülümsemesi kalbimdeki bütün buzları eritmek için yeterdi bana.Onu girişin hemen önündeki büyük boydan camla kaplı olan salona buyurdum.

"Salonun değişmiş bakıyorumda. En son 2 yıl önce sana gelmiştim avustralyada ki evindeyken. O evden bin kat daha büyük ve güzel duruyor."  Gülerek kendini boydan camın önündeki L koltuğa attı.

Gökdelende oturmak mükemmel bir şeydi benim için. Bütün koreyi görebiliyordum resmen. Birde güneş batarken balkona çıkıp orada kahve içiyordum. Evim oldukça modern ve şıktı. "Bir şeyler içer misin." "Soğuk milshake veya kola varsa olur."

Mutfaktan soğuk içecekleri ve büyük cipsi alarak salona masanın üstüne koydum. "Of en sevdiğim cips ! Nasıl unutmadın hâlâ ?"

"Neden unutayım Lix ? Saçmalama istersen sen benim kardeşimsin" bir süre duraksayıp sonrada bana dönmüştü. "Hayır ondan değil hani kavga falan ettik ya bana kızgınsın falan diye."

Sikeyim..sana bağırıp aşağıladığım günün gecesinin sabahını sikeyim.

"Ah unut onları Felix. Sana kızgın olabilirim ama sen benim kardeşimsin. Bu yüzden hadi bunları boş verip oyun oynayalım." Tepkisini es geçip televizyonun altından oyun konsollarını çıkardım. Onun ve benim en sevdiğim renk.

Jump on -HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin