Nefretin Geri Adımları

175 152 3
                                    


"Olmadığım kişi için sevilmektense,
olduğum kişi yüzünden nefret edilmeyi yeğlerim."

Kurt Cobain



Yaşadığım süre boyunca hiçbir zaman 2. bir plana ihtiyaç duymadım.

Her zaman ilk neyi düşlediysem onu gerçekleştirdim. Hiçbir zaman diğer bir seçeneğe kafa yoracak kadar düşünmedim.

Düşünmemiştim.

Sabaha doğru Ejder'in evinden çıkmıştım. Kafam hiç olmadığı kadar yorgundu. Sürekli düşünüyordum. Oysaki ben uzun süreli düşünmekten bile sıkılıp düşüncelerimi susturabilen bir kadındım. Kafama girmemesi gereken hiçbir şeyi sokmam, ona beynimin en küçük lobunda bile yer ayırmazdım.

Sinirlerim tepemdeydi. O evden her ne kadar havalı bir çıkış yapsam da sinirden kıpkırmızı olduğuma emindim. Korumaların bana şok olmuş bakışları hakkında konuşmak bile istemiyorum. Eve hangi ara girdiğimi ve kim olduğumu sorguluyor olmalıydılar. Umarım öldürdüğüm cesetleri falan toplamışlardı. Sonuçta doğayı kokutmak da bir tür suçtu.

Şimdi ise gecenin karanlığında üzerinde LG harflerinin iç içe geçtiği, mat siyah özel jetime doğru ilerliyordum. Önce Peter'e uğramıştım. Bana verdiği sikik tavsiyeler için teşekkür etmiş, bir daha ondan asla tavsiye almayacağımı dile getirmiştim.

Söylediğim hiçbir şeyi umursamadan bana sıkıca sarılmıştı. Karşılık alamasa da bırakmamıştı. Bir sorun olduğunun farkındaydı ama hiçbir şey sormamıştı. Oysaki ortada sorun falan yoktu.

Çünkü sorun tamamen bendim.

Peter'in evindeyken duş alıp üzerimi değişmiştim. Altıma yüksek bel siyah bir taytla birlikte sabah giydiğim çizmelerin aynısını geçirmiştim. Üstümeyse dekoltemi karnıma kadar açık bırakacak, kolları balon şeklinde gelen salaş, kısa bir ceket giymiştim. Ellerime ise siyah eldivenlerimi geçirmiştim. Baştan aşağı simsiyahtım.

Saçlarımı ise sımsıkı bir atkuyruğu yapmıştım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Saçlarımı ise sımsıkı bir atkuyruğu yapmıştım.

Ayaklarım, beni jetin önüne kadar getirmişken önümde dikilen korumalar beni fark edince baş selamı verdi. Elimde tuttuğum telefonumun titremesiyle gözlerim telefonuma çevrildi.

Arayan Carlos'tu. Günlerdir beni sormaması mucize diyemeyecektim maalesef çünkü canı sıkıldıkça saçma sapan mesajlar atıyordu. Meşgul olduğumu bildiği için çoğu zaman aramazdı, sadece mesaj atardı. Şimdi ise arıyordu. Telefonu açıp kulağıma götürürken jetin basamaklarına çıktım. Karşıdan gelmesini beklediğim ses sonunda geldi.

"Luuu!! Acil buraya dönmelisin! Hem de çok a-"

"Ne oldu?"

Derin bir nefes sesinden sonra Carlos hızlı bir şekilde konuştu. "Kutay burda..." Kaşlarım derin bir biçimde çatıldı. Adımlarım uçağın içinde atmayı bıraktı.

Tata's WayWhere stories live. Discover now