8. ARKA YÜZLER

168 121 96
                                    

Bu dünya kurulduğundan beri, insanoğlu sevdiği her şeye ihanet etti. Biz sadece izledik. Anlamını bekledik.

Bundan binlerce yıl evvel böyle söyledi bir kahin.
"Ey insanoğlu, sen sakın yanaşma bana."

Ama insan dinlemedi. Aşık oldu kahine. Ve onu kendine âşık etti. Sonrada herkes gibi öldürdü sevdiğini.

Kor gibi yanan bir vicdan, iflah olmaz bir pişmanlık kaldı geri.
Ve cevaplanmamış sorular.

Yeryüzü insan olmadan daha mı iyidir?
Hep mi yok eder insanoğlu?
Hep mi ihanet eder?
Yoksa bizim için hâlâ umut var mı?

Bir yerlerde bir hata yaptık. Sonra da unuttuk gitti. Ama içimizden bazıları hala hissediyorlar.

Bu yüzden ait olamıyorlar dünyaya. Hayata, evrene, karışamıyorlar. Yaşadıkları şeyin adı, dünya sancısı.

Kibirlidir insanoğlu, bu evvelden beridir böyledir. Liderlik konusuna olan ciddiyetini, isteğini ve azminin ne kadar olduğu konusunda belli bir tutar yoktur.

Öyle ki, bunun için ortalığı ateşe verirler. Felaket yaratırlar. Orman kanunları gibidir onlar için.

Savaş arenası kızıştıkça, tahttakinin kafası bulanır. Doğruyu yanlışı, iyiye ve kötüye karşı kör olur.

İki veya defalarca düşüneceği zamanı da yoktur artık. Yıkılacağını bilir, anlar ama yönetmeye devam eder. O sürede sadece davranması, davranmaya devam etmesi lazımdır çünkü.

Savaşta müttefik yoktur. Her canlı yalnızdır. Bir gün bir yılanla ortaklık kurarsa biri, bilsin ki yolun sonunda ilk sokulacak o olacaktır.

Bütün insanlar, kendi varlıklarını dengelere kafa tutmak üzerinden tanımlar. Aslan olmak, kral olmak tahtın sahibi olmakta budur işte. Nefreti taşıyabilmek, canı ne kadar yansa da aslanın görevi.

İnsan neyse o olmayı reddeden tek yaratıktır.
Her insan bir dünyadır. Her insan içinde bir dünya taşır.

İnsanın kötülüğü yaratılıştandır.
İnsan hep kötüdür, hep kindardır, hep güvenilmezdir.

İnsanlar özgür doğdular ama her yerde zincirler içine alındılar.

Dünya senin değil insan, dünya yalnız sana ait değil. Ve bu düzlem, senin kuralların için yaratılmadı.

🌘

"Siz böyle bir şeyi nasıl yaptınız?" dedim olabildiğince sakin olmaya çalışan sesimle.
Herkes boş gözlerle masaya bakıyor ve cevap vermemeleri beni çileden çıkartacak kadar sinirlendiriyordu.

"NEDEN YAPTINIZ BUNU BİRİ BANA CEVAP VERSİN!" diye bağırdığım anda ses odada yankılanmıştı.

O sırada Amelya kafasını kaldırıp dolu gözlerle bana bakıyordu. Sakinleşmeye çalışıyor, ikide bir burnunu çekiyordu.

"B-bunu yapmasaydık.." dediği anda lafa atladım.
"BUNU YAPMASAYDIK NE AMELYA?!"
Bağırmamın etkisiyle gözlerini sıkıca kapattı, burnundan derin bir nefes aldı ve yavaşça dudaklarının arasında akıp gitti o nefes.

"Eğer sana bunu anlatsaydık, işimiz daha da tehlikeye girerdi. Çünkü ne yapıp edip senin büyün bilgilerini ele geçirebilirlerdi. Peşindeki adamların kim olduğunu çözemedik. Ve daha öncesinde rastladığımız adamlara benzemiyorlar. Askeriyedeki diğer yetkililerin bile haberi yok. Durumun ufak bir ayrıntısını eğer kendi içimizde şu birkaç gün içerisinde yakalayabilseydik, işimiz sadece içinde biz yani Atak Timi için olurdu. Böyle devam ederse diğer timlerde devreye girecek. Bunun olacağı kesin. Ama senin canının sağlığı bizim için önemli İclal. Karar senin." dedi Amelya.

VÂVELYA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin