13. STRATEJİ KONUMU

124 90 45
                                    

17.05.2001

Saat akşam 18.25 idi. İclal kanepede baş aşağı uzanmış, oflayıp duruyordu sıkıntıdan. Ama babasının bu gün geleceği onun sıkıntısını anlıkta olsa uçurup gidiyordu.

Kanepede bağdaş kurarak oturup, kucağında duran kaba fasülye kırıyordu. Bir yandan da dizi izliyordu. Çiçek Taksi. Bu diziyi çocuklar her ne kadar sıkıcı bulsa da komik bir diziydi. Adeta İclal'in olmamasından diziye odaklanamıyordu.

"Ay İclal, tamam artık kızım. Ne üfleyip duruyorsun öyle? Noldu?" dedi Asu hafif isyancı sesiyle. Halıya odaklanmış maviliklerini kaldırıp Asu teyzesine baktı minik kız. "Ya Asu teyze, ne zaman gelecekler? Çağlar da gitti zaten." dedi İclal.

"E Derin ne güne duruyor ki? Onunla oyna." diye bir seçenek sundu.
"Derin ablam ödev yapıyor." diye yapıştırdı cevabı minik kız. İclal yavaşça kızın yanından kalkıp telefonunu eline alıp Yasin'i aradı.

"Alo?" dedi Yasin.
"Nerdesiniz Yasin?" diye sordu Asu.
"İclal resmen hepimizi ayağa dikti sıkıntıdan."
Bunu demesiyle Yasin ufak bir kahkaha patlattı.
"Geliyoruz Asu'm. Yoldayız ama trafik var. İclal hanıma da söylersin biraz daha beklemesi gerektiğini." dedi Yasin gülerek.

"Valla birazdan patlamazsa iyi." dedi Asu gülerek.
"Neyse kapatıyorum ben Yasin'im. Görüşürüz."
"Görüşürüz sevgilim." dedi Yasin.
Ve arama sonlandırıldı.

Salona girdiğinde İclal göz ucuyla bakıp, sonra halı desenini izlemeye devam etti. Minik bir öksürükle boğazını temizledi Asu. Dudaklarını diliyle ıslattı.
"Müjdemi isterim küçük hanım." dedi Asu imalı sesiyle. İclal duruşunu düzeltip, koltukta oturur pozisyona geldi. Heyecanla Asu teyzesinin ağzından çıkacak lafları bekledi.

"Baban gelmiş güzelim. Şimdi geliyorlar ama trafik varmış biraz." dedi Asu minik kızın saçlarını okşarken.
"Tıyafik ne Asu teyze?" diye sordu İclal merakla. Kelimeyi yanlış söylemesine güldü Asu teyzesi.

"Kız tıyafik değil o, trafik." dedi Asu gülmesinin arasında.
"Amaaan, ha tıyafik ha tıyafik ne fark eder ki?" diye sordu İclal umursamazca. Asu, küçük kızın bu kelimelerini duyunca gülmesi, kocaman bir kahkahaya döndü.

Derin odasından çıkıp salona geldiğinde kendini boş olan kanepeye yüzüstü attı kendini. İclal ve Asu'nun bakışları Derin'e çevrilmişti.
"Noldu kızım, ne bu halin?" diye sordu Asu.
"Çok yoruldum anne. Biraz daha öğretmenim böyle ödevler vermeye devam ederse babamın avucunda olan nasırlar bende de çıkacak." dedi Derin.

İclal aklına gelen fikirle gülümseyerek Asu teyzesine baktı. Asu minik kızın bakışlarını görünce ne oldu der gibi baktı. İclal, işaret parmağını dudaklarının üstüne götürerek sessiz olmasını istemişti.

İclal ayağa kalktı Derin'in uzadığı koltuğa doğru gitti.
"Sana krem sürelim mi abla?" diye sordu ince sesiyle. Derin kafasını kaldırıp İclal'e baktı.
"Yok kız, iyiyim ben." dedikten sonra avuç içlerini açıp İclal'e gösterdi. "Bak nasırım falan yok. Şakasına dedim ben onu."

"Yanına uzanayım mı abla?" diye sordu aniden İclal.
"Uzan ablacım gel." dedi Derin. Yana kaydığında İclal, Derin'e sokuldu. İkisi de yaklaşık birkaç dakika boyunca konuşmadan kalmalarına şaşırıp kafasını kaldırıp onlara bakmaya başladı. Gördüğü manzarayla yüzüne şefkat dolu bir gülücük oturdu.

İkisi de uyuyakalmıştı. İclal, Derin'in koynunda, Derin ise sımsıkı İclal'e sarılıyordu. Mışıl mışıl uyuyorlardı. Asu kucağında duran kabı kanepenin üstüne bırakıp ayağa kalkmıştı. Çağlar'ın odasındaki dolaptan ufak bir örtü çıkarttı. Salona gelip uyuklayan minik kızlara örttü.

VÂVELYA Donde viven las historias. Descúbrelo ahora